SEYYAH & SOFRAM...
14 Temmuz 2009 Salı
Samsun 19 Mayıs Yukarı Engiz Ahşap Camii
***
(NOT: Sevgili dostlar, yaz tatili için biraz uzaklara yollanacağımızdan (güney ege - tüm akdeniz ) yazılarımıza ara vereceğiz. Dönüşte sağlıkla tekrar birlikte olabilmek dilek ve temennisi ile sevgilerimizi bırakıyoruz.)
***
Samsun’un 19 mayıs ilçesinin Fatih caddesinde ana caddedeki trafik ışıklarından dönüp yukarı Engiz’e doğru birkaç km. gidildiğinde yolun sağ tarafında geniş bir arazi ortasında tek katlı sade yapılı tamamen ahşap malzemeden 19.uncu y.y. da yapıldığı sanılan tek katlı olarak inşa edilen ahşap cami büyük kalaslara oturmaktadır. Mezarlık alanında bir bahçe içinde yer almaktadır.
Çatı kırma çatı tekniğiyle yapılmış olup alaturka kiremitle kaplanmıştır. Dıştan revak dizisi ile çevrili olan cami içten geniş, aydınlık bir mekana sahiptir. Kuzey yönde çatı öne çıkıntı teşkil edip aynı yöndeki son cemaat yerinin orta kısmı yanlara göre daha yüksek tutulmuştur. İçten harap durumdaki camide birbirlerine geçme tekniği ile tutturulan ahşap kalasların bir kısmı yerinden sökülmüş ve kırılmış olduğu söylenen mescidi ziyaretimizde elden geçirilip onarım yapıldığını gördük. İçerdeki ahşap mahfil ayakta denilmişti ama göremedik. Kıble tarafında vaaz için kürsü, mihrap ve minber yerleştirilmişti. Son derece sade bir mimariye sahip, 19. yy. da yapılan camide ahşap süslemeye rastlanmamıştır.
Etrafını dolaşırken kesme ağaçlardan kalaslarla (dilmeler) geçme usulü yerleştirmiş olan birinde o zamanki el yapımı MIH yani büyük çivi görüp resimledik.
11 Temmuz 2009 Cumartesi
Samsun Kavak Bekdemir Köyü Camii
Samsun Kavak yolu üzerinde Ankara istikametinden gelirken çıkışta, giderken ise ilçeye girmeden karşınıza çıkan kavşaktan Asarcık istikametine dönüp yaklaşık 10 km. kadar gidildiğinde yolun hemen sağ tarafında görülen tabelayı takip edip hemen hemen 2 km. kadar gidildiğinde köy içinde yeni yapılmış caminin yanında bahçe içinde sizi bekliyor.
Aşağı Bekdemir köyü içerisinde Ahşap (Çatma baslı ) yapıdır. Giriş kapısının üzerinde Osmanlıca 41 yazılı olduğu bunun caminin yapılış tarihini belirttiği (Rumi 1241 ) (Miladi 1826 -1827) olduğu söylendi. Camiin kaza ile bir yangın geçirdiği ama hafif atlattığı duvarlardaki ateş üzerinden anlaşılmaktadır. Bu Cami Kültür Bakanlığı Tarafından Koruma altına alınmış. Caminin mimari yapısı aynen durmaktadır. Özelliği bozulmamıştır. Caminin giriş kapısı üst yanında bir yuvarlak bezeme vardır. Giriş kapısını kalem işçiliği ve desen tezyinatı hayranlık uyandırıyor. Minberi ve hutbesi oymalı süslenmiş belirtilen tarihe göre cami 182 yaşında olup, çok güzel bir görüntüsü vardır.
Tamamen ahşap malzemeden yapılmış olup, içerisinde kök boyalı süslemeler vardır. Çevresinde daha önceden bir medrese olduğu bilinmektedir. Fakat günümüze ulaşmamıştır. Cami yapı olarak tadilata uğramış olduğundan orijinalliğini bütünüyle korumaktadır. Cami çerçevelerinin ustaları Mısır'dan getirilmiştir. Dernek üyelerinin ve köy halkının desteğiyle yeniden restore edilmiş ve korumaya alınmıştır.
8 Temmuz 2009 Çarşamba
Samsun Çarşamba Yaycılar Köyü Şeyh Habil Camii
Samsun Çarşamba Yaycılar Köyü Şeyh Habil Camii
Bu gibi yapıların aslında birer mescit formunda olduğu zaman içinde ‘’cami’’ terimi içinde değerlendirildiğini düşünmekteyim. İlk girişte namaz öncesi vakti beklerken cemaatin ya da vakitler arasındaki zamanda bir araya gelip oturup kendi aralarında konuşma ve tartışmaları yaptıklar ilk cemaat yerinin dışında da yapı kenarlarına montelenmiş oturulacak yerleri olan sıralar dizilmiş. Bunu birçok bu tip mescitlerde gördük. Kültürümüzde bir araya gelinen, toplanılan, görüşülen yer olarak değerlendirilen mescit ve camiler zaman içinde köy evinin, köy odasının da kalkması ile neredeyse her köy yerleşiminde ortaya çıkan kahveler kişileri buralardan uzaklaştırmış. Mescitler yalnızca ibadet yeri değil, bugünün kültür merkezleri, sosyal yardım kurumlarıymıştı. Cemaat kendi mahallesinde namazını kılar, fakirler, derdi olanlar soruşturulur, çeşmelerin onarılması konuşulurmuş.
Çoğunlukla mezarlıkların içinde yapılanmış olan bu mescitler, hem mezarları yaşayan birer mekana çevirmiş hem vefat edenlerin unutulmamasını sağlamış hem de yaşam ile ölüm arasındaki ince çizginin unutulmamasını sağlamış. Fani dünyada yapılan ve yapılacak olanların anlam derinliğinin göz ardı edilmemesini sağlamış.
Bütün bu ve benzeri faktörleri düşününce sadece yapı olarak değil yaşatılması gereken kültürel bir tarihi miras olarak değerlendirilmesi gerektiğine inanlardanım.
Burayı dolaşırken bize hem gezdirerek hem de mescit ile duvar yazıları hakkında açıklamalarda bulunup yardımcı olan, evinde misafir edip çay ikram eden Sayın İmam Hasan Çoşkun Beye, eşine ve oğluna buradan tekrar teşekkürü bir borç biliyor, benzerlerinin emsallerinin çoğalmasını temenni ediyoruz.
**
Samsun’un Çarşamba ilçesi, Yaycılar köyü Tepecik mahallesinde 1619 tarihinde yapıldığı tahmin edilen Şeyh Habil mezarlığı içindeki araziye de uyum sağlanmış olan ahşap cami günümüze ulaşan ender ahşap mimari eserlerindendir.
Cuma Camisi olarak, uzun yıllar kullanıldığı bilinmektedir. Orijinal giriş kuzeyden olup, basık dikdörtgen formlu, çift kanatlı bir yapıya sahiptir. Kırma çatılı iki eğimli alaturka kiremitlidir. Yörenin çok yağışlı iklimi, ahşabın dayanıklılığını olumsuz yönde etkilediğinden, saçaklar alabildiğine geniş tutulmuş. Dikdörtgen planlı caminin beden duvarları meşe ve karaağaç cinsi boydan boya geçme ahşap malzemeden yapılmıştır.
Tamamen ahşap malzemeden ve çivi kullanılmadan yapılmış olup, tek katlı ve dikdörtgen planlıdır. 392 metrekare alanı kaplayan caminin duvarları 10 cm. kalınlığında 60 – 70 cm. eninde ve 10 -15 metre uzunluğunda kesme ağaçlardan kalaslarla (dilmeler) örülmüş. Bu dilmeler giydirme uzunluğuna monte edilmiş, köşelerde geçme tekniği ile bağlantı sağlanmış.
Taş kiremitlerle örtülmüş olan çatı şimdilerde kiremitlerle döşenmiş. Caminin tavanı birçok çeşitli bitki motifleri ile bezenmiş.
Ortada olan sütunun altında sütun altlığı özel olarak yapılmış tabanlığa oturmakta, ayrıca caminin tabanı iri taşlara oturtulmuş kalın kalaslara oturtulmuş.
Taban, iri taşlar üzerinde oldukça büyük boylu kalaslara oturuyor. Ortada sütun altlığı ve başlığı özel olarak yapılmış olup yanlarda ise değişikliklere uğradığı anlaşılan toplam dokuz sütun yer almaktadır.
Oyuk bir hücre şeklinde şekillendirilmiş olan Mihrap ve Minber tamamen ahşaptan yapılmış. Son cemaat yerine cami içinden geçiliyor, bu geçişi sağlayan ara kapı tek parça tahtadan yapılmış. Bu kapı kanatlarının alt ve üst köşelerinde menteşeler tahtadan oyularak şekillendirilmiş. Menteşelerin girdiği çerçevelerin köşe yerlerinde, takdir edilecek hayran olunacak bir ustalıkla, giriş yolu ve yerlerinden çıkmaması içinde gene tahtadan birer kilit yapılmış.
Cami giriş kapısı üzerinde sonradan yazıldığı düşünülen hicri 1115, 1228, 1240, 1267 tarihleri okunmuştur. Bu tarihler miladi 1619, 1812, 1824, 1851 yıllarına denk gelmekte ise de, bu tarihlerin onarım tarihleri olduğu düşünülmektedir. Çünkü cami Göğceli caminden önce yapılmıştır ve caminin yapımından kalan tahtalar Göğceli caminde kullanılmıştır.
Dendrokronolojik olarak (ağaçların gövdelerindeki (kesit alarak) yıllık halkaları inceleyerek kronoloji çıkaran bilim dalı) 1206 yılına yapıldığı ortaya çıkan Göğceli camiinden önce yapıldığı söylene bu caminin yaşın hakkında da bilgi sahibi olunabilinir.
Bir başka önemli nokta da, tüm bu tip mescitlerde ve camilerde tavanda kubbe formu henüz başlamamış olduğunu gözlemledik zira yakın tarihlerde yapılmış bu gibi mescit ve camilerin hemen hemen hepsinde tavanın ortasında tavandan 30 – 40 cm. daha içeride kare ya da dikdörtgen şeklinde çerçevelendirilmiş kubbe yerine ve o anlamda yapılmış ‘’göbek - ortalık’’ vardı.
5 Temmuz 2009 Pazar
Samsun Çarşamba Göğceli Camisi
Samsun Çarşamba Göğceli Camisi
Samsun ili ve çevresinde bulunan Ahşap Yapılı Mescit ve Camilerden bulup, gidip, ziyaret edip fotoğraflayabildiklerimizi sizlerle paylaşmaya başlayacağız. Daha önce Kavak Çakallı - Kasımzade Ahmed Sufi Camii hakkında bir yazıyı sizlerle paylaşmıştık. Bu yazı dizi halinde sunmaya çalışacağım diğer yazıların ilki oluyor. Umarız ilgilenenlerin ya da bu şehre gelipte görülecek yerler arasına ekleyecekleri bir kaynak oluşturabiliriz.
**
Daha önce de buna benzer bir camiyi Kastamonu’da Daday yolu üzerinde Mahmutbey köyü içinde ziyaret etmiştik.
Bu seferde Çarşamba ilçesindekini Tek çivi kullanılmadan yaptırılan
800 yıllık Göğceli Camii ziyaret edelim istedik.
Samsun Çarşamba ilçesinde, Çay Mahallesi’nde Göğceli Mezarlığı içerisinde bulunan bu cami, (Hicri 595) 1206 yılında yapılmış olup banisi yani yaptıranı bilinmemektedir. Önünde “Garipler” adıyla bilinen bir mezarlık vardır.
Anadolu ahşap planlı camiler tipinin en güzel örneklerinden biri olan cami, 1335 yılında onarım geçirmesine rağmen özelliğinden uzaklaşmamıştır. Bu onarım sırasında önüne bir son cemaat yeri eklenmiştir.
Tek katlı yapının üst üste yığma tekniğiyle yapılmış duvarlarını tek parça kalaslar oluşturur. Duvarlarda, direklerde, direk baslarında, kirişlerde, merteklerde, mahya ışığı gibi yapının birçok yerinde karaagaç, dış budak, kestane gibi ağaçlar kullanılmıştır.
Duvarlarda tek parça olarak kullanılan kalaslar, (Duvarları balta ile çıkarılmış kalın ve uzun kalaslardan ibaretti) yaklaşık 15-18 cm. kalınlığında, 50-70 cm. eninde ve yaklaşık 12.60 ve 20 metre uzunluğundadır. Dış kısmı çok kalın ve yaklaşık 25 m. uzunluğundaki kalasların birbirine geçirilmesi ile yapılmıştır. Ahşap yapı taşınabilir özelliğe sahiptir. Alttaki derinlik yapının hava almasını, nemi ve çürümeyi önlemek için açılmıştır yapıda dövme demir çivi, yalnız direk başlarının kirişlere bağlantısında ve harim kısmında revak bölümlerine doğru uzanan merteklere yapılan eklerde kullanılmıştır. Kuzey kısmı hafif dönel olan çatı; üç omuzlu bir çatıdır çatının taşıyıcıları ahşap duvarlar ve dikmelerdir. Harim kısmında çatı direklerle 6 direk desteklenmiştir. Yapı, dıştan 17.75/17.50m.x21.15/22.20m. ölçülerinde olup, kapalı alanı 254 metre kare açık alanı 140 metre kare, toplam 394 metre karedir. İbadet mekânının üzerini yörede üç omuzlu tabir edilen bir çatı örtmüştür. Caminin etrafındaki mezarlık garipler mezarlığı olarak bilinmektedir.
***
Çivisiz caminin mimari şifreleri
Türkiye'nin her yerinden gelen ziyaretçilerin ilgisini caminin tamamen ahşaptan çivi kullanılmadan yapılmasının yanı sıra yapım sırasında yapının çeşitli yerlerine konan şifreleri çekiyor.
Samsun'un Çarşamba ilçesinde tek çivi kullanılmadan yapılan Çivisiz Cami adıyla bilinen cami, yıkılmak üzere iken geçen sene restore edilerek yıkılmaktan kurtarıldı. Çivisiz Camii'nin kim tarafından yapıldığı belli değil. Caminin içindeki ahşap bir sütunda Hicri olarak caminin, 595 yılında yapıldığı yakın tarihlerde bulunmuş.
Çivisiz Camii'nin, gezici irşat ekibi yada Selçuklular tarafından yapıldığı tahmin ediliyor. Miladi olarak 1205 yılı civarında yapıldığı düşünülen Çivisiz Camii'nin ahşaplarından alınan örneklerin laboratuvarda incelenmesi sonucu binada yazılan hicri tarihin doğru olduğu sonucuna varılmış. Çivisiz Camii'nin hemen önünde garipler mezarlığı bulunuyor ancak mezarlığın tarihi camiden daha yeni. Buradaki mezar taşlarında yapılan inceleme sonucu en eski kabrin 300 yıllık olduğu tespit edildi.
Cami çok dayanıklı
Çivisiz Camii, yağmura, sele, fırtına ve depreme karşı yıkılmadan ve çürümeden ayakta kalmasının yanı sıra yapım aşamasında binaya konan sembollerle de ilgi çekiyor.
3 bölümden oluşan tek katlı Çivisiz Camii'nin ön çatı kenarı yarım ay şeklinde yani hilal şeklinde yapılmış. Caminin sağ ya da sol kenarından bakıldığında hilal şeklindeki çatı hemen dikkati çekiyor. Bunun yanı sıra giriş kısmındaki ahşap sütunun dört tarafında, birbirine bitişik iki dairenin üzerinde gökyüzünü işaretleyen bir ok bulunuyor. Bunun da imanın insanı her iki dünyada da hür kılacağını gösterdiği belirtiliyor.
Giriş kısmından sonraki minber ve mihrabın bulunduğu alanda da imanın 6 şartını temsil eden 6 direk bulunuyor. Camin sağ ve sol tarafında da eni 15 santim, genişliği, 65 santim boyu da 15 metre olan ahşap tahtalar kullanılmış. Tahtaların sayısının 7 olmasının Fatiha Suresi'nin 7 ayetten oluşmasına binaen yapıldığı belirtiliyor.
Bunu dışında kestane, dişbudak, karaağaç gibi ağaçlardan yapılan tahtaların çürümemesi için de ilgi çekici teknikler kullanılmış. Her bir ağacın kesilme mevsimi tespit edilerek o mevsimde kesildikten sonra ateşte fırınlanmış. Cami tabanı da ahşaptan yapılmış, tabanın çürümemesi için de havalandırma sistemi kurulmuş. Yine cami içindeki ahşap sütunlar yere içerisinde deprem boşluğu bırakılarak yerleştirilmiş.
Caminin tavanında çatıyı tutan sütun ise yeri ellerine sağa sola açmış bir insan gibi yerleştirilmiş. Bunun bir deprem sırasında sağa sola esnemeye karşı dengede durmayı kolaylaştırdığı belirtiliyor. Caminin iç kısmının üzerinde yine gemiyi hatırlatan bir boşluk bırakılmış. Bunun da yolculuğu simgeleyebileceği belirtiliyor. Bütün bunların yanı sıra caminin bütün ahşaptan yapılmış tek parça minber oymaları da dikkat çekiyor. Caminin tavanında da çeşitli renklerde yapılmış çiçek resimleri bulunuyor.
Serbest olarak gelenlerin yanı sıra Karadeniz Bölgesi'ne düzenlenen turlar da Çivisiz Cami'ye uğramadan geçmiyor.
Eğer sizin de yolunuz düşer ve cami imamına da rast gelirseniz, size oldukça yardımcı olup yakınlık gösterecektir. Zira biz rast geldik, birçok bilgi verdi açıklamalarda bulundu.
3 Temmuz 2009 Cuma
Samsun Bafra Kızılırmak deltası kuş cenneti
Samsun’dan yola çıkıp, 19 Mayıs ilçesinin hemen girişinden sağa dönüp 5 km. mesafe olduğunu yazan levhayı takip ettik. Girişte bulunan taksi durağındaki şoförlere sorup soldan ikinci yola saptık ve ilk kavşağa varıncaya kadar gittik.
İlk kavşaktan sağa dönüp yaklaşık 150 mt. Sonra karşımıza çıkan kavşaktan tekrar sola dönüp yollandık.
Birçok plansız yapılmış ve yapılanmış yerleşim yerlerinden geçip, Yörükler köyünden sonra yola devam ettik. Yol genel olarak bu kısımlarda güzel ve asfalttı.
Uzun Göl’ün (ya da Balık Göl, hangisi olduğu hakkında emin değiliz) yan tarafında bulunan sazlık, sulak alanların yanında giden yolu takip ettik. Bir müddet sonra yol yer yer çukurluklar ve tepecikli toprak döşemeye döndü. Yol üzerinde balık avlanmak için oltalarını hazırlayan bir avcıya danıştık. İlerisini bilemediğini söyleyince dönüp dönmeme konusunda tereddüt yaşadık. Yanımızda buralarda yıllar yıllar önce avcılık yapan kayınpeder olunca ha gayrete deyip yola devam edelim dedik.
Yol üzerinde birçok yabanıl hayatın güzelliklerini gördükçe heveslenip devam ettik. Az ilerisinde Uzun Göl (ya da Balık Göl, hangisi olduğu hakkında emin değiliz) kıyısında yapılmış olan ilk ana gözlem istasyonunu görüp inip resimledik. Burası ‘’ yönetim merkezi’’ olarak düzenlenmekteymiş. Kuş hareketlerinin takibi, gelişimlerinin anında gözetlenmesi için, yaklaşık 5 kilometrelik alanda göl altından kablo sistemlerinin döşeneceğini ve kuş hareketlerinin canlı bir şekilde takip edileceğini öğrendik. Oradaki görevli beyden tanışıp bilgiler aldık. İleride çok güzel yansımaların olacağı çalışmaları dinledikçe hevesimiz mutluluğa ve sevince döndü.
Biraz ilerisinde Doğanca belediyesinin Su Ürünleri kooperatif binasını gördük. Bahçesinde bulunan delikanlı ve genç kızımızdan, burasının Ondokuz Mayıs Üniversitesi tarafından geçici olarak kiralandığını, Kuş Gözlem için kullanıldığını, bu süre içinde kuşları yakalayıp halkalama, tanıma, kayda geçirme işlemlerini yaptıkların belirttiler. Bizlere bilgiler aktardılar, bizlerde kendilerine çalışmalarında başarılar dileyip yola devam dedik.
Yol şartları her ne kadar verimli değilse de ilerlememize engel teşkil etmedi. İlk gözlem kulesini görüp içine girip en üst katına çıkıp etrafı seyredip resimledik.
İlerisinde ise göller içinde buluna sazlıkların kesilip bir düzen içinde yerleştirildiği alanı gördük. Burada toplanan sazlıkların büyük kısmı ihraç ediliyormuş. Geri kalanlar ise hasır ve benzeri üretimler için kullanılıyormuş.
Yol üzerinde zorlu geçişleri geçerek (ileriki dönemlerde buraları daha düzenli ve düzgün olacakmış) ikinci gözetleme kulesini bulduk. Etrafı daha düzenleme aşamasındaydı fakat gene görüş alanı oldukça geniş bir alanı içeriyordu.
Bu Balık Gölü’nün arka taraflarında ise Gıcı Gölü ile Tatlı Göl olduğunu öğrendik.
Yolu takip edip sola döndüğümüzde ileride Gernek Gölü kıyısında henüz yapılmakta olan diğer bir kuş ana gözlem istasyonu binasını gördük. Burasının
'Delta Ziyaretçi Merkezi' olup, 600 metrekare kapalı olanı olan merkezde, genel tanıtım, laboratuar, yöresel ürünler için sergi alanı, kafeterya, dinlenme yerleri olacağı söylendi.
Gene Gernek (Çernek) Gölü’nün etrafını dolaşıp yolun bittiği yerden sola döndük. Bu yol Doğanca Belediyesi önüne kadar biri götürdü.
Devam ettikçe en son Bafra ilçesinin dış semtlerine ulaştık. Buraları bize oldukça karışı geldiği için sora sora (bir yerde de önümüze bir tüpçü motoru geçti ve bize öncülük etti sağ olsun) ana yola çıkıp dönüşe geçtik.
1 Temmuz 2009 Çarşamba
Samsun Kavak Çakallı - Kasımzade Ahmed Sufi Camii
Samsun’un Kavak ilçesine bağlı Çakallı mevkiinde eski Samsun Ankara karayolunun geçtiği köprünün hemen sağ tarafında yenilenmiş hali ile sizi karşılayan, üzerinde tahta üzerine yazılmış kitabenin yeni Türkçe ile yazılmış halinin çerçeveletilmiş bir örneği ile karşınıza çıkıyor.
Buradaki yazıya göre, Kasımzade Ahmed Sufi Efendi tarafından Hicri 1296 / Miladi 1878 yılında yapılmış.
Caminin kare şeklindeki yapısı genişçe bir bahçe içinde konuşlandırılmış. Birçok ahşap camilerde gördüğümüz gibi altta iri taşlar üzerine yerleştirmiş uzunlamasına tahtalar üzerine yerleştirilmiş, ön kısmında birkaç basamakla çıkılan ön cemaat yeri bulunuyor. Gene bu girişin hemen yan tarafında irice yayvan bir taş, büyük ihtimalle, musalla taşı amacıyla gelen mevtaların konulup namazının kılınması yapılmaktaymış diye düşünmekteyiz.
Caminin bahçesinde ve yan tarafında hazire bulunmaktadır.