♥♥♥♥ TÜM GÖNÜL DOSTLARIMIZIN, BLOG SAYFALARINDAN YEMEK VE GEZİ PAYLAŞIMININ VEFALI ARKADAŞLARIMIZIN, MÜBAREK RAMAZAN BAYRAMINI KUTLUYOR, SAĞLIK SIHHAT BİRLİK DİRLİK ESENLİK İÇİNDE DAHA NİCELERİNE SEVENLERİ VE SEVDİKLERİ İLE ULAŞMALARINI DİLİYORUZ... ♥♥♥♥

SEYYAH & SOFRAM...

31 Ekim 2009 Cumartesi

Pamukkale Aliş Kır Lokantası ve Göreme Hotel

Pamukkale Aliş Kır Lokantası ve Göreme Hotel

Geçen seneki gezimizde de Pamukkale’yi dolaşırken müzenin açık olduğu saatleri kaçırdığımızdan tekrar aşağı tarafa inip Denizli’ye dönerken yol kenarında görüp girdiğimiz ve gerek hizmet, gerek temizlik gerekse sunulan tadları beğendiğimizden gene aynı yere (ALİŞ) uğramak istedik. Daha önceden kendileri ile haberleştiğimizden, sağ olsunlar, bizlere kalacak yerde ayarlamışlardı.
Akşam üzerine doğru ulaşabildiğimiz ALİŞ’te meğer bizleri bekliyorlarmış. Otantik ve yerel Anadolu kültürünü yansıtan mekânlarında bir bölüme oturup yorgunluk atmaya niyetlendik. Bu arada hoş geldiniz faslından sonra sohbete başladık. Bize hazırlanan masa da yok yoktu. Yerel ev yapımı siyah zeytin, gene ev yapımı çökelek, ev yapımı turşular, süzme yoğurt, tereyağı, domates biber söğüş tabakları, tabi yanında demli çaylarla sıcak saç yufka ekmekleri… Üzerine de Ali beyin annesinin yaptığı gözleme, kuyu kebabı ve mantıları afiyetle götürdük.
Bizim için yer ayırttıkları Göreme Hotel 'e gidip odalarımıza
yerleştik.




Şirin bir bahçe içinde, yörenin termal suyu ile doldurulmuş yüzme havuzunun kenar kısmında iki katlı, temiz ve ailecek kalınabilecek, ferah havadar bir mekandı. Arabamızı bahçesine park edip odalarımıza çıkıp yorgunluk atıp bahçeye indiğimizde bizler için demlenmiş çaylarımızı içip bir yandan sohbet edip bir yandan da çektiğimiz fotoğrafları bilgisayara yükleyip, netten gelen e-postalarımıza bakıp, geç saatlere kadar oturduk.

İki gece bir buçuk gün geçirdiğimiz bu mekanlarda fiatları da çok uygundu.

29 Ekim 2009 Perşembe

Denizli Akhan Kervansarayı

Denizli Akhan Kervansarayı

Denizli - Afyon karayolu üzerinde giderken hemen yolun sağ kısmında görülebilecek olan yapı günümüzde şehir çıkışında yer alıyor gerçi görünüşte içinde kalmış gibiydi.
Anadolu Selçuklularının batıdaki son kervansaraylarından biri olan ve iki kitabesi bulunan (biri ana kapının diğeri de iç kısımdaki geniş hol şeklindeki han girişinin kapısında) Akhan sultan hanları şemasına uyan bir hanmış. Yapılan araştırmalar sonucu, Anadolu'da yaklaşık 200 han ve kervansaray olduğu tespit edilmiş.
Dışarıdan restore edilmiş gibi görünmekle birlikte içine girip dolaştığımızda ye daha tam bitmemiş ya da kadirşinas insanımızı katkıları ile eski haline getirilme konusunda katkılarda bulunulmakta !... Bazen yolumuz üzerinde gördüğümüz bu gibi yerlerin bir kısmının kapalı olmasına kızıyoruz ama bu gibi görüntüleri görmektense kapalı kalsa mı daha iyi olur diye de düşünmekten kendimiz alamıyoruz.


Bu kervansaraylar, 11. yüzyılda Selçuklu Türkleri'nin Anadolu'ya yerleşmeye başladıklarında inşa ettikleri ilk yapıların bir bölümünü kervansaraylar oluşturuyormuş. Bunlar yolcular için güvenlikli bir yer, deve kervanları için ise iyi birer istasyonmuş. Başlıca ticaret yolları boyunca birbirlerinden en fazla 40 kilometre uzaklıkta, yani deve hızıyla günde dokuz saatlik aralarla inşa edilmişler. Ticaret kervanlarını ve bunların taşıdığı yükleri haydutlardan korumak için birer kale gibi yapılan bu yapılar, aynı zamanda askerler için de gece konaklama yeri olarak ta kullanılmışlar. Şehir ve kasabalarda kurulan ticaret hanlarından farklı olarak, kervansaraylar vakıf binalarıymış. Yolcular üç günlüğüne vakfın konuğu olur, yatak, yiyecek ve hayvanların bakımı ve yemleri için ücret alınmazmış. Bir kervansarayın yapısı, yüklü develerin geçebileceği kadar büyük, genellikle zengin bir biçimde süslenmiş, fakat sağlam tek bir kapısı bulunan dörtgen bir avludan meydana getirilmiş. Avlunun etrafı genişçe odaların bulunduğu galerilerle çevrili olurmuş. Daha küçük ölçekli kervansaraylara ise "Han" denilirmiş.
Kapalı olan kısmı 1253 (H.651) yılında, avlu 1254 (H.652) de tamamlanmış. Yaptıran Vali Seyfettin Karasungur Bin Abdullah olup, kitabesinde II. İzzettin Keykavus'un adı da geçmekteymiş.
Kervansaray açık ve kapalı bölümlerden yapılanmış, toplam 1.100 m²'lik bir alan üzerine oturmakta olup, kare bir avlu ve derinlemesine dikdörtgen bir holden meydana gelmiş.
Avlunun girişinin sağ tarafındaki bölümde, iki katlı mekanlar, bir eyvan ve iki kapalı birim yer almasına rağmen, diğer tarafta revaklar ve kapalı mekana bitişik tonozlu iki mekan yer almaktaydı.
Han'ın avlu portali geometrik ve plastik süslemeleri ile oldukça görkemliydi. Portalde görülen en önemli özellik ise, figürlü süslemelere sahip olmasıdır. Büyük ölçekli güvercin ve küçük ölçekli geyik, sfenks, kartal, aslan, ejder vb. hayvan figürleri, gamalı hac motiflerinin aralarına yerleştirilmiş, oldukça grift bir süsleme oluşturulmuş.
Giriş kapısının her iki tarafında taşa işlenerek yerleştirilmiş bulunan güvercin figürleri sanki yüzeyde poz veriyormuş edasıyla durgun bir halde “biblo” görünümündeydi. Kapının her iki tarafında da yer alan geometrik şekiller bir uyum içinde, taş işçiliğinde yerini almış. Gene iki tarafta yer alan namazgah şeklinde içe doğru gövdelenmiş, kenarlarında sütüncelerin yer aldığı yapımın üst kısmında midye şeklinde figür, her iki tarafında da 8 yapraklı çiçek motifi, üst kenar kısmında da sanki triglifleri andıran yumuşak çizgilerle kenarlandırılmış motifler yer alıyordu. Farklı renkler taşların ve mermerlerin kullanıldığı geniş ve ferah yapının daha da güzelleştirilmesi dileği ile, yolu düşecek olanların ziyaretini beklediğini söyleyelim.

27 Ekim 2009 Salı

Oğlakçı köyü

Oğlakçı köyü

Ankara’dan yola çıkıp 77 km. mesafedeki Polatlıya giderken, yaklaşık ortalarda (Polatlıya 35 km. kala) yolun sağ tarafında tipik Anadolu köylerinin evlerinin benzerlerini görünce durup köye girdik.


Yaklaşık 100 yıl önce kurulmuş olan köy, Mülk Köyü ile birlikte konuşlanmışken, ortasından akarsu ve Ankara – Eskişehir otoyolunu geçmesi ile ikiye ayrılmış. Oğlakçı köyü şanlı tarihiyle kahraman insanlarıyla birçok savaşlarda yer almış ülke savunmasında büyük görevler üstlenmiş.
Köyün nüfusu 1990 lı yıllardan itibaren genç nüfusun kentlere göçmesiyle giderek azalmış.
Köy Anadolu Türkmen kültürünün sahip olup insanları misafir sever ve sıcak kanlıdır, düğün nişan gibi özel günlerde giyilen yöreye özgü giysiler (Sarka ve Sefahir) ve takılar bunun en güzel örneklerindendir. Köy son yıllar büyük kentlere aşırı göç verdiğinden nüfusu oldukça azalmıştır.
Köy Anadolu Türkmen kültürüne sahip olup insanları misafir sever ve sıcakkanlıydı, cami yanındaki çeşmenin yanında büyük çınar ağacının altında sohbet eden yaşlı iki köylünün anlatımları ile bilgilendik.
1981 yılında Toprak-İskan tarafından köy camisi onarılmış, yan tarafında bulunan tarihi çeşme kitabesi üzerinde Hicri 1231 (Miladi 1815 -1816) yılı kazınmıştı.
Köy içinde biraz gezinip birkaç görüntü aldık. Halen içinde yaşayanların olduğu evler gibi ne yazık ki terk edilmiş evleri de görüp resimledik. Bazı evlerin ocakları, avluları harabeye dönmüştü.
İnşallah bir sonraki uğramamızda bu evleri en az diğerleri kadar bakıma alınırda, yol üstü geçerken uğrayıp birer ayranlarını içmek kısmet olur.

25 Ekim 2009 Pazar

Yaz Tatili, Yola çıkış ve kaza

Yaz Tatili, Yola çıkış ve kaza

Çalışan biri olarak, bütün bir yılsonunda kendimizce planladığımız izin günlerimizin geleceği anı bekleyerek geçirdiğimiz zamanın gelmesiyle, başladığımız hazırlıkları tamamlayarak yolculuğumuza başladık.
Gidilecek yerleri planlayıp, önceden yer ayırttığımız yerleri ve günleri, haberleşip bir arada olmayı düşündüğümüz arkadaşlarımızla buluşma arzusu ile sabahın erken saatlerinde yola çıktık.
Hafif yağmurlu bir gün başlangıcında, yolların ıslaklığına da bakarak fazla hız yapmadan yollandık. Şehirden çıkalı daha yeni olmuştu, arabanın az da olsa yalpalaması ile birlikte birden şiddetli bir sesle irkilmemizle arabanın sağa sola yalpalamasına engel olmaya çalışarak, fren yapmadan yolun sağına yanaşmaya çalıştık. Yanımızdan geçen arabaların paniklemesi bizden fazlaydı.
İnip baktığımızda basit bir lastik patlaması gibi görünen durum karşısında fazla telaşlanmayıp hemen yol yardımına telefon açtık. Bize yardımcı olup en yakın yerden ekip yollayacakların söyleyip oraya bağladılar. Allah’tan çıkan ekip tanıdık çıktı. Bir saat içinde geldiler, tekerleği söküp yedeği takarken birde ne görelim; Lastik iç kısımdan paramparça olmuş, neredeyse 1 metreye yakın yırtılmış, ABS elektronik bağlantılarını parçalamış. O an ailecek bir şok yaşadık ve dua edip şükrettik.



Kia’nın Samsun’dan gelen yol acil servis ekibi bizi yedekleyerek servis merkezine götürdü. Bizce lastiği değiştirip hemen yola çıkacağız diye beklerken, bu tip lastiğin (Bridgstone’un bir modeli) en son 2002 de üretildiğin o zamandan bu yana hiç üretilmediğin ve piyasada bulunmadığını da öğrenmiş olduk. Servis müdürü ve servis sorumlusunun birlikte yaptıkları araştırma, çaba ne yazık ki netice vermedi, hiçbir yerde bulamadık. Birde bu lastiklerin yatan lastik olduğunu da bu vesile ile öğrenince iyice keyfimiz kaçtı. Biraz mecburiyetten biraz da artık keyfimiz kaçtığından arabanın dört lastiğini de değiştirtip, balans ayarlarını da yaptırıp yola hazır hale geldik ama vakitte öğleni bulunca, gideceğimiz yere de en az 12 saat yol yapacağımızı göze alamadığımızdan eve geri dönüp dinlenmeye ve ertesi gün yola çıkmaya karar verdik.
Bu vesile ile önce KIA nın yatan lastikli ve üretimi durmuş lastiklerle donanmış yeni sıfır araç satmasını ve bu şekilde araç satılmasına izin veren sorumlu kuruluşları protesto etmeden duramayacağız.
Yıllardır aynı marka araç kullanırız ve her modelinden de şimdiye kadar çok memnun kaldık ve bu güvence ile aldığımız sıfır araçta bu şekilde tehlikeli bir durumla karşılaşıp neredeyse ölümden dönmüş olmanın bir hikmeti olduğunu düşünüp dua edip şükrettik.

Gene bu vesile ile; Samsun Felek otomotivin Samsun İsuzu ve Kia servisine, başta servis sorumlusu Mehmet Çelebi Bey’e ve şahsında tüm teknik servis çalışanlarına (özellikle sabahın o erken saatinde sıcak yatağından kalkan Tahir Çelik ustamıza), Servis Müdürü Sayın Musa Felek Bey ‘e ve sabahın o saatlerinde sıcak çay servisi ile bizleri teselli etmeye çaba harcayan Çağla hanım’a içten teşekkürlerimizi iletiyoruz.

Bir kere daha hatırlatalım, LÜTFEN YOLLARDA HIZ YAPMAYINIZ VE ARAÇTA KİM VARSA (ÖN VE ARKADA OTURANLAR DA DAHİL) EMNİYET KEMERLERİ TAKILI OLSUN !...


13 Ekim 2009 Salı

Amasra _ Bartın _ Safranbolu _ Kastamonu Gezisi

Amasra _ Bartın _ Safranbolu _ Kastamonu Gezisi




Merhabalar…
Gene bir fırsatını bulup kısa da olsa hafta sonunda bir geziye daha katıldık. Daha önce de katıldığımız gezilerde tanıştığımız birkaç gezisever ve diğer katılımcılarla birlikte Bartın – Amasra – Safranbolu ve Kastamonu turu yaptık.
Şansımıza havanın da açık, güneşli ve geziye müsait olması da ayrı bir güzellik oldu.
Akşamın erken saatlerinde yola çıkarak ilk olarak Bartın’daki otelimize yerleşip kısa bir dinlenmeden sonra doğruca Amasra’ya yola çıktık. İlçeye varmadan önce genel resimler çektik.


AMASRA GENEL GÖRÜNÜM

Host unlimited photos at slide.com for FREE!

İlçede dolaşmaya çıktık, Roma Köprüsü diye de adlandırılan Kemere Köprüsü üzerinde anı ve görüntü için birkaç fotoğraf çektik ve çekildik.


AMASRA KEMERE KÖPRÜSÜ

Host unlimited photos at slide.com for FREE!

İlçeden epeyi dolaştıktan sonra sahile inip öğle yemeği için yer ararken Amasra Pidesi’nin farklılığını görüp sipariş verip yedik ve bayağı da beğendik. Daha sonra da limana gidip orada da Amasra Lokmasının tadına baktık !...


AMASRA PİDESİ


Host unlimited photos at slide.com for FREE!

Amasra’dan ayrılıp Küçük şirin oldukça temiz bir kıyı köyü olan Çakraz’a gidip sahilde oturup yorgunluk çaylarımız içtik. İnce kumlarla kaplı sahili kim bilir yazın ne kadar doluydu.


AMASRA ÇAKRAZ KIYI SAHİLİ


Host unlimited photos at slide.com for FREE!

Çakraz’dan ayrılıp doğruca Bartın’a yollandık. Cumhuriyet Meydanında aracımızdan inip şehre dağıldık. Yol üzeri devam edip çeşitli taze ve renkli sebze ve meyvelerle tezgahları dolu manavları seyrederek, Şadırvan Caddesini takip ederek yukarı doğru gezerek ve bol eski Bartın evlerinin resimlerini çekerek gezdik.


BARTIN

Host unlimited photos at slide.com for FREE!

Bartın’dan ayrıldıktan sonra sahil köyü olan İnkumu’na gittik. Nefis bir sahil, kıyısında yapılmış güzel bir park ve dinlenme alanları ile kıyıda yapılanmış evler (ki çoğu boştu), pansiyonlar ve birkaç kafeterya vardı.
Sahilde güneşin batışını seyredip gurup halini bol bol resimledik. BARTIN


İNKUMU SAHİLİ

Host unlimited photos at slide.com for FREE!

Ertesi gün sabah erkenden kaldığımız otelde kahvaltımızı yapıp (ki oldukça güzel bir oteldi, çalışanların yaklaşımı, nezaketi, temizliği, sabah kahvaltı ve akşam yemeği çeşitliliği ile bizden tam not aldılar…) Safranbolu’ya doğru yollandık. Yol üzerinde orman içinden geçerken sonbaharın enfes görüntülerini çekmek için kısa bir mola verip hem temiz havayı içlerimize çektik hem de bol resim aldık.


SAFRANBOLU YOLU SONBAHAR GÖRÜNTÜSÜ

Host unlimited photos at slide.com for FREE!

Safranbolu’ya ulaştığımızda özel bir firmanın lokum yapımı ve Safranbolu hakkında bir slayt gösterisini izleyip, paket paket lokumların hem tadına baktık hem de arabamızın arkasını doldurduk.
Oradan çıkıp ilçeyi ve tarihi eski yapılarını gezmeye başladık.


SAFRANBOLU


Host unlimited photos at slide.com for FREE!

Bu gezme esnasında Kaymakamlar Evi diye adlandırılan eski ama yenilenerek etnoğrafik müze yapı şeklinde güzel bir çay bahçesi şeklinde düzenlenmiş ev müzeyi dolaştık.


SAFRANBOLU KAYMAKAMLAR EVİ

Host unlimited photos at slide.com for FREE!

1796 yılı yapımı İzzet Paşa camisinin hemen arka kısmında, demirciler çarşısının giriş kısmında bulunan bir köprünün üzerinde bulunduğu Akcasu Kanyonu’nu resimledik.


SAFRANBOLU AKCASU KANYONU

Host unlimited photos at slide.com for FREE!

Artık neredeyse unutulmak üzere olan el sanatlarından biri demircilik ve bununla ilgili ürünlerin sergilenip yapıldığı küçük bit çarşıyı dolaşıp, çarşı içinde el emeği ve gücü ile ürün yapan bir baba-oğul ustalarla sohbetimiz oldu.


SAFRANBOLU DEMİRCİLER ÇARŞISI

Host unlimited photos at slide.com for FREE!

Safranbolu’dan sonra Yörük Köyü’nü de ziyaret ettik. Tarihten birer anı olan taş ve tahta işçiliklerinin bir arada uygulandığı birkaç katlı çok odalı evlerden meydana gelen ve hali hazırda da korunmaya çalışılan bir yerleşim yeriydi.


SAFRANBOLU YÖRÜK KÖYÜ

Host unlimited photos at slide.com for FREE!

Yörük Köyü’nü dolaşırken yetiştirilmiş olan Safran Çiçeklerini de görmek ve resimleme şansını da yakaladık. İşte onlardan birisi…


SAFRAN ÇİÇEĞİ

Host unlimited photos at slide.com for FREE!

Ve yolculuğumuzun son adımı olan Kastamonu’ya ulaşıp orada kalesini, Nasrullah Camiini, Münire Medresesini ve tarihi birkaç yerini gezdik. Münire medresesi içinde Kastamonu’nun ünlü etli ekmeğini yedik, oradan da gene ünlü Çekme Helvalarından çantalarımızı doldurup, Şerife Bacı Anıtı önünde anı resmi çekilip, arabamıza binip Samsun’a yollandık.


KASTAMONU ve ŞERİFE BACI ANITI ve MEYDANI


Host unlimited photos at slide.com for FREE!

Sağ salim şehre ulaştığımızda tura katılanlar olarak bir sonraki turda buluşmak dileği ile vedalaşıp, tur rehberimize (Aykut Bey’e), bizlere rahat bir yolculuk yaptıran şoförümüze (Ahmet Bey’e) teşekkürlerimizi ilettik.

Hem doğal güzellikleri ile hem de zengin yöresel ürünleri ile gözlerimiz şenlendi. Sizlere de bu güzellikleri görme ve tadmanızı öneririz.
Bu gezinin de diğerleri gibi notlarını ve resimlerini kısa zaman içinde paylaşmak dileği ile … (İnşallah…..)