♥♥♥♥ TÜM GÖNÜL DOSTLARIMIZIN, BLOG SAYFALARINDAN YEMEK VE GEZİ PAYLAŞIMININ VEFALI ARKADAŞLARIMIZIN, MÜBAREK RAMAZAN BAYRAMINI KUTLUYOR, SAĞLIK SIHHAT BİRLİK DİRLİK ESENLİK İÇİNDE DAHA NİCELERİNE SEVENLERİ VE SEVDİKLERİ İLE ULAŞMALARINI DİLİYORUZ... ♥♥♥♥

SEYYAH & SOFRAM...

29 Ekim 2009 Perşembe

Denizli Akhan Kervansarayı

Denizli Akhan Kervansarayı

Denizli - Afyon karayolu üzerinde giderken hemen yolun sağ kısmında görülebilecek olan yapı günümüzde şehir çıkışında yer alıyor gerçi görünüşte içinde kalmış gibiydi.
Anadolu Selçuklularının batıdaki son kervansaraylarından biri olan ve iki kitabesi bulunan (biri ana kapının diğeri de iç kısımdaki geniş hol şeklindeki han girişinin kapısında) Akhan sultan hanları şemasına uyan bir hanmış. Yapılan araştırmalar sonucu, Anadolu'da yaklaşık 200 han ve kervansaray olduğu tespit edilmiş.
Dışarıdan restore edilmiş gibi görünmekle birlikte içine girip dolaştığımızda ye daha tam bitmemiş ya da kadirşinas insanımızı katkıları ile eski haline getirilme konusunda katkılarda bulunulmakta !... Bazen yolumuz üzerinde gördüğümüz bu gibi yerlerin bir kısmının kapalı olmasına kızıyoruz ama bu gibi görüntüleri görmektense kapalı kalsa mı daha iyi olur diye de düşünmekten kendimiz alamıyoruz.


Bu kervansaraylar, 11. yüzyılda Selçuklu Türkleri'nin Anadolu'ya yerleşmeye başladıklarında inşa ettikleri ilk yapıların bir bölümünü kervansaraylar oluşturuyormuş. Bunlar yolcular için güvenlikli bir yer, deve kervanları için ise iyi birer istasyonmuş. Başlıca ticaret yolları boyunca birbirlerinden en fazla 40 kilometre uzaklıkta, yani deve hızıyla günde dokuz saatlik aralarla inşa edilmişler. Ticaret kervanlarını ve bunların taşıdığı yükleri haydutlardan korumak için birer kale gibi yapılan bu yapılar, aynı zamanda askerler için de gece konaklama yeri olarak ta kullanılmışlar. Şehir ve kasabalarda kurulan ticaret hanlarından farklı olarak, kervansaraylar vakıf binalarıymış. Yolcular üç günlüğüne vakfın konuğu olur, yatak, yiyecek ve hayvanların bakımı ve yemleri için ücret alınmazmış. Bir kervansarayın yapısı, yüklü develerin geçebileceği kadar büyük, genellikle zengin bir biçimde süslenmiş, fakat sağlam tek bir kapısı bulunan dörtgen bir avludan meydana getirilmiş. Avlunun etrafı genişçe odaların bulunduğu galerilerle çevrili olurmuş. Daha küçük ölçekli kervansaraylara ise "Han" denilirmiş.
Kapalı olan kısmı 1253 (H.651) yılında, avlu 1254 (H.652) de tamamlanmış. Yaptıran Vali Seyfettin Karasungur Bin Abdullah olup, kitabesinde II. İzzettin Keykavus'un adı da geçmekteymiş.
Kervansaray açık ve kapalı bölümlerden yapılanmış, toplam 1.100 m²'lik bir alan üzerine oturmakta olup, kare bir avlu ve derinlemesine dikdörtgen bir holden meydana gelmiş.
Avlunun girişinin sağ tarafındaki bölümde, iki katlı mekanlar, bir eyvan ve iki kapalı birim yer almasına rağmen, diğer tarafta revaklar ve kapalı mekana bitişik tonozlu iki mekan yer almaktaydı.
Han'ın avlu portali geometrik ve plastik süslemeleri ile oldukça görkemliydi. Portalde görülen en önemli özellik ise, figürlü süslemelere sahip olmasıdır. Büyük ölçekli güvercin ve küçük ölçekli geyik, sfenks, kartal, aslan, ejder vb. hayvan figürleri, gamalı hac motiflerinin aralarına yerleştirilmiş, oldukça grift bir süsleme oluşturulmuş.
Giriş kapısının her iki tarafında taşa işlenerek yerleştirilmiş bulunan güvercin figürleri sanki yüzeyde poz veriyormuş edasıyla durgun bir halde “biblo” görünümündeydi. Kapının her iki tarafında da yer alan geometrik şekiller bir uyum içinde, taş işçiliğinde yerini almış. Gene iki tarafta yer alan namazgah şeklinde içe doğru gövdelenmiş, kenarlarında sütüncelerin yer aldığı yapımın üst kısmında midye şeklinde figür, her iki tarafında da 8 yapraklı çiçek motifi, üst kenar kısmında da sanki triglifleri andıran yumuşak çizgilerle kenarlandırılmış motifler yer alıyordu. Farklı renkler taşların ve mermerlerin kullanıldığı geniş ve ferah yapının daha da güzelleştirilmesi dileği ile, yolu düşecek olanların ziyaretini beklediğini söyleyelim.

Hiç yorum yok: