♥♥♥♥ TÜM GÖNÜL DOSTLARIMIZIN, BLOG SAYFALARINDAN YEMEK VE GEZİ PAYLAŞIMININ VEFALI ARKADAŞLARIMIZIN, MÜBAREK RAMAZAN BAYRAMINI KUTLUYOR, SAĞLIK SIHHAT BİRLİK DİRLİK ESENLİK İÇİNDE DAHA NİCELERİNE SEVENLERİ VE SEVDİKLERİ İLE ULAŞMALARINI DİLİYORUZ... ♥♥♥♥

SEYYAH & SOFRAM...

26 Ağustos 2010 Perşembe

Beşikli Mağara (Antakya - Samandağ - Çevlik)

Beşikli Mağara
(Antakya - Samandağ - Çevlik)

Titus Tüneli'nin deniz tarafındaki girişine göre sağ tarafta, 100 m kadar uzaklıkta kaya mezarları vardır. Burada kayalara oyulmuş mağaraları içinde bulunan çok sayıda mezarın en çok ilgi çekeni, çukurun tabanındaki geniş mağaradır. İçinde çok sayıda mezar bulunan bu mağara diğerlerinden farklı yapılmış yüksek ve gösterişli bir mezar yüzünden halk arasından ''Beşikli Mağara'' olarak anılmaktadır.

NOT: Alt kısımda resimlerin üzerinde çıkan reklamı sağ üst tarafta bulunan ÇARPI işaretine basarak kapatabilirsiniz…



Beşikli Mağara

Samandağ Çevlik köyünde deniz kenarında 300 hektarlık alana yayılan "Seleukeia Pieria" ya da bir diğer söylenişle "Pieria'daki Seleukeia" antik kentinin en önemli kalıntılarından birisi olan Beşikli Mağara tamamen kayaya oyulmuş mezar kompleksidir. Yöre halkı tarafından mezar adasının içinde yan yana aynı boyutlarda işlenerek biçimlendirilmiş üzeri düz çatılı iki taş sandukalı mezardan ötürü Beşikli Mağara olarak adlandırılmıştır. 18. ve 19. yüzyıl seyyahlarınca seyahat kitaplarında Krallar Mezarı olarak tanımlanmış, W.Bartlett tarafından gravürleri çizilmiştir.

Mezar adasının bulunduğu alan, eski çağda ölüler şehri olarak adlandırılan bir nekropol (mezarlık) alanı olarak düzenlenmiş, mezar adasının bulunduğu kayalık yamacın kuzey, doğu ve güney yanında kayalık içine işlenmiş mezar odaları çevrelenmiştir.

Mezar alanına giriş batı yanda bulunan merdivenlerle sağlanmıştır. Bu merdivenlerin bir kısmı halen görülebilmektedir. Beşikli mağarada 1938 yılında Amerikan - Fransız kazı heyeti tarafından kazı temizlik çalışması yapılmış ve mezar anıtının çok eski çağlarda soyulduğu ve tahrip edildiği anlaşılmıştır. 1998 yılında ve 2002 yılından bu yana Yrd. Doç. Dr. Hatice Pamir başkanlığından yürütülen arkeolojik çalışmalar sonucunda anıtın ayrıntılı belgeleme çalışması yapılmış ve Samandağ Kaymakamlığı'nın destekleri ile alanın çevre düzenlemesi gerçekleştirilmiştir.

Beşikli Mağara olarak adlandırılan anıt mezar, birbirine bağlantılı dört mekandan, tabana ve yan duvarlara oyulan toplam 93 mezar yatağından oluşmaktadır. Önde yer alan giriş mekanının cephesinde 4 sütunlu ve üç girişli cephe düzenlemesi yer almaktadır. Ön giriş mekanı küçük dikdörtgen planlıdır ve iki ana mekanı açılmaktadır. Mekanın tavanı üç bölümlü olarak tasarlanmış, her bir bölümün köşeleri kabartma istiridye, yan kenarlarda ise kabartma sarmaşık dalı motifi ile süslenmiştir. Ön giriş mekanının tabanında ve batı yan duvarında mezar yatakları açılmış, mezar yataklarının üst kısmı kapatma plakaları ile kaplanmış olduğu anlaşılmaktadır.

Ön giriş mekanı, kuzeyde ve doğuda bulunan daha büyük boyutlu iki ayrı odaya açılmaktadır. Doğudaki odanın girişi, güney ve kuzey köşesinde kayadan oyulmuş yuvarlak gövdeli sütunlar ve bu sütunların üzerinde yükselen tonoz kemeri i kapı düzenlemesine sahiptir. Kareye yakın bir plana sahip doğu odanın merkezinde dört sütunlu merkezi alanın tavanı kabartma istiridye ve sarmaşık dalı motifi işlenerek bezenmiştir. Merkezde yer alan sütunlara ait gövdeler tahrip olmuş sadece iyon düzeninde kaide ve başlıkların az bir kısmı koruna gelmiştir. İki sütun başlığının yan yüzlerinde kabartma olarak işlenmiş daire içinde haç motifleri yer almaktadır. Doğu odada 23 adet tabana açılan mezar, 7 adet duvarda işlenmiş niş içinde mezar yatağı (arcosolium - Hıristiyan yeraltı mezarlıklarında sık rastlanan bir çeşit mezara verilen ad) yer almaktadır.

Doğu odanın istiridye motifli tavanı.
Odanın doğusundaki ve kuzeyindeki kayaç duvarların içine açılan mezar yataklarının tavanı tonozlu nişler şeklinde işlenmiştir. Bunlardan 2 mezar yatağı oldukça süslü işlenmiş; güneydoğu duvardaki mezar yatağının tavanı dışa açılan istiridye motifi, istiridye motifinin sonlandığı noktada 40 cm kalınlıkta içten dışa doğru üç kademede açılan kabartma bant kuşağı vardır. Tavan kasetine estetik bir şekilde katılan bu bantların üzerinde, sarmaşık dalı kabartması, dala konmuş kuş ve kertenkele, uçan kuş kabartması figürleri işlenmiştir. Oldukça tahrip olmuş olan figürler zorlukla seçilmektedir. Doğu duvardaki ikinci niş üzerinde ve kuzeybatı köşede yer alan mezar yataklarında da aynı bezeme düzeni görülür; fakat bantların üzeri işlenmeden sade bırakılmıştır. Doğu odanın kuzeybatı köşesi, daha küçük dörtgen bir odaya açılmaktadır. Bu odanın sadece kuzey ve doğu duvarında, üstü beşik tonoz çatılı iki arcosolium (Hıristiyan yeraltı mezarlıklarında sık rastlanan bir çeşit mezara verilen ad ) yer almakta, tabanda mezar yatağı bulunmamaktadır. Girişin kuzeyinde yer alan dörtgen planlı oda sade olarak işlenmiş ancak son derece ilginç bir mekan düzenlemesine sahiptir. Ön girişten açılan mekana, kayadan işlenmiş iki yanında iki pencere açıklığı bulunan bir kapıdan girilmektedir. Öte dünya için bir ev gibi planlanmış odanın merkezinde üzeri düz çatılı baldahin (tepelik,tenteli gibi) şeklinde tasarlanmış, doğu­batı aksı üzerinde birbirinden bağımsız duran iki sandukalı mezar yer almaktadır. 3.62 m uzunlukta, 1.50 m genişlikteki mezarların yüksekliği 1.93 m'dir. Bu mezarlar tamamen kayadan oyularak biçimlendirilmiş, tabandan 1.30 m yüksekliğe kadar lahit teknesi, lahit teknesinin dört köşesinden yükselen dörtgen köşeli sütunlar ve sütunların üzerinde yer alan düz çatılıdır. Sütunların arasındaki boşluklar beşik kemeri i pencereler şeklinde biçimlendirilmiştir. Yöre halkının beşiğe benzettiği bu sandukalı mezarlarda ve odanın diğer kısımlarında hiçbir süsleyici öğe kullanılmamıştır.

Odanın kapı şeklinde giriş duvarı hariç, tüm duvarların yan yüzlerine mezar yatakları (arcosolium) işlenmiştir. Keza, odanın tabanına tamamen mezar yatakları açılmıştır. Bu oda, batısında bulunan bir diğer odaya açılmaktadır. Dörtgen planlı odanın duvarlarına ve tabanına mezar yatakları açılmıştır. Kuzeydeki bu odada duvarlarda ve tabanda olmak üzere toplam 52 adet mezar tespit edilmiştir. Mezarların üzerlerinin kaplama taş plakalar ile kapatıldığı ele geçen kalıntılardan anlaşılmaktadır.

4 mekanlı olarak işlenmiş bu mezar odası Hipogeum olarak adlandırılan yeraltı mezar odalarına, genel düzenlenişi bakımından benzerlikler göstermektedir. Hipogeum mezar odaları Hellenistik dönemden beri yakın doğuda sık kullanılmış bir mezar tipidir. Bu mezarlarda mezar yatağı (locu/i) sayısı 250'ye kadar çıkmaktadır. Yapılan araştırmalarda mezara ait bir yazıt ele geçmemiştir. 1930'lu yıllarda yapılan temizlik çalışmalarında ve 2005 yılında Hatay Arkeoloji Müzesi elemanları ile birlikte yapılan temizlik çalışması sırasında mezar anıtına ait buluntular mezar anıtının kullanımını en erken Roma dönemine M.S.1 yy'a tarihlendirmemize olanak sağlamaktadır. Keza nekropol alanının doğusundaki mezar anıtlarında da M.S. 1. yy'a ait olabilecek malzemeler ele geçmiştir. Beşikli Mağara içinde yer alan çeşitli kabartmalar, haç motifi gibi veriler anıtın Hıristiyanlık döneminde de kullanıldığını yansıtmaktadır. Tüm bu verilerin ışığı altında Beşikli Mağara nekropol alanı M.S.1. - 7. yy arasında kullanılmış bir nekrapol alanıdır. Böylesine büyük ve diğer nekropol alanlarından ayrılmış kendi içine kapalı bir alan olarak kullanılmış olması, bu mezar anıtının daha çok şehrin önde gelen kişileri için ya da kentin önde gelen ailesine ait bir aile mezar odası olarak kullanılmış olduğunu düşündürmektedir.

Bugün büyük ölçüde modern tahribata ve doğal tahribata açık olan mezar anıtının günümüzden çok öncesinden itibarecı tahrip görmüş olduğunu; seyyahların seyahatnamelerinde adı geçen Beşikli Mağara mezar anıtının en azından 18. yüzyıl öncesinde tamamen açılmış ve soyguncular

tarafından talan edilmiş olduğunu söyleyebiliriz. Antik kayıtlara göre M.S. 6". yüzyılda yaşanan iki büyük deprem felaketi ile yerle bir olan kentten günümüze kalan en önemli kalıntılardan biri olan Beşikli Mağara genel düzenlenişi ile nadir bir eserdir. Seleukeia Pieria'nın Roma döneminde Doğu Akdeniz'in iki büyük liman şehrinden birisi olduğuna, Antik kaynaklara göre zenginliği ve refahı ile birçok kenti geride bırakmış bir kent olduğuna tanıklık eden bu anıt, kentin gücünü ve özgün yaratıcılığını yansıtan bir eser olarak değerlendirilmelidir. Bizlere miras kalmış olan bu anıt çok daha fazla özen ve ilgiye layık bir eser olarak gelecek kuşaklara aktarılmayı fazlasıyla hak etmektedir.

Yrd.Doç.Dr. Hatice Pamir
M.K.Ü. FenEdebiyat Fak.Arkeoloji Bl.

Kaynak:Hatay aylık kültür ve keşif dergisi

http://www.hatay.gov.tr/gezilecekyerler/besiklimagara/besiklimagara.asp

Hiç yorum yok: