♥♥♥♥ TÜM GÖNÜL DOSTLARIMIZIN, BLOG SAYFALARINDAN YEMEK VE GEZİ PAYLAŞIMININ VEFALI ARKADAŞLARIMIZIN, MÜBAREK RAMAZAN BAYRAMINI KUTLUYOR, SAĞLIK SIHHAT BİRLİK DİRLİK ESENLİK İÇİNDE DAHA NİCELERİNE SEVENLERİ VE SEVDİKLERİ İLE ULAŞMALARINI DİLİYORUZ... ♥♥♥♥

SEYYAH & SOFRAM...

10 Temmuz 2010 Cumartesi

Kesme boğazı ve köprüsü

Kesme boğazı ve köprüsü

Finike’den çıkınca gittiğimiz yönün eski yol olduğunu daha önce yazmıştım. Gerçi çok yorucu oldu fakat doğal görünüm ve manzara bu yorgunluğu nispeten aldı.
İşte bu yolun son kısımlarına doğru dere üzerinde konuşlanmış bir lokanta gördük. Aynı zamanda antik yol yönlerinin ve tarihi bir köprünün hemen yanında olması, dere üzerinde katlı yapılanması, yabancı ve yerli turistlerin epeyi tercih ettiği bir yer olmuş.


**
Burasını bir de Vedat Milor’un kaleminden okuyun;
Antalya-Kemer’i geçtikten sonra Olimpos’a doğru giderken Ulupınar mevkinde karşınıza peri masallarını andırır bir konumda kurulmuş olan bir lokanta çıkıyor. Adı da bulunduğu konuma uygun: Şelale.
Bu kadar nefes kesici bir mekanda kurulu lokanta sadece bizde değil herhalde dünyada sınırlı sayıdadır.
Arabanızı park edip lokantaya adım atar atmaz mis gibi bir kuzu kokusu yayılıyor. Kuzu çevirme.
Lokanta kat kat platformlar üstüne kurulu. Bu tip bir mekanı son derece iyi kullanmışlar. Rustik mobilyalar ile döşeli bir yemek salonları var ama değişik platformlara dörtlü, altılı, sekizli ve bazılarında sedir üstüne oturup bağdaş kurarak yemek yiyeceğiniz masalar oturtmuşlar.
Sanırım özellikle turistler açısından cazip bir durum.
Lokantanın bir diğer özelliği de burada çeşitli alabalık havuzları olması ve arzu ederseniz kendi balığınızı yakalayabilmeniz. Siz yakalayın lokanta pişirsin!

Hiç yorum yok: