Ayder Yaylası'na ulaşmak için Of ta kaldığımız çay bahçesindeki yayla evinden arabamıza binip Rize'den geçip Artvin istikametine doğru devam ediyoruz, Çayeli'ni ve Pazar ilçelerini 8 km. geçtikten sonra Ardeşen ilçesindeki Çamlıhemşin'e yol ayrımından girilerek 22 km. Çamlıhemşin'e ulaştık. Çamlıhemşin' den sonra 19 km. gidilerek Ayder Yaylasına ulaşabilirsiniz.
Ardeşen'e ulaşmadan Fırtına Vadisi boyunca güneye doğru yönelip tırmanmaya başlıyoruz. Milli park statüsündeki Fırtına Vadisi Dünya'nın öncelikli korunması gereken 200 ekolojik bölgesinden birisi olduğunu da bu arada öğrenmiş olduk. Fırtına deresi bir zamanlar baraj yapımı ile gündeme gelmişti. Fakat doğal yapının bozulmasına neden olacağı için uzun bir yargı sürecinden sonra proje iptal edildi. Bu dere boyunca ilerlerken yol boyunca rafting ve gezi-tur şirketlerinin tabelalarını da gördük. Dereyi solumuza alıp ağır ağır yolda ilerlerken, yeşilin bin bir tonunu görünce bunun nedenini anlamakta zorlanmıyoruz.
Fırtına Vadisinin gerçekten muhteşem bir doğası var. İnsanı kendinden geçirecek bir güzelliğe sahip. Dar ve derin bir vadi içinde akan bir dere, her yandan ona ulaşan küçük su kaynakları, bin bir çeşit ağaç ve rengârenk çiçeklerden oluşan manzara.
Zaman zaman bu dere üzerine kurulmuş kemer köprülere ve yamaçlardan dökülen küçük şelalelere rastlanıyor. Tepelerin yamaçlarında Karadeniz'e özgü değişik mimari tarzda evleri ve ilkel görünümlü teleferikleri unutmamak lazım.
Karadeniz kıyısıyla Ayder arasındaki tek yerleşim yeri Çamlıhemşin. Çamlıhemşin yolu gayet bakımlı. İlçe ortasından akan derenin iki kenarındaki dik yamaçlara kurulmuş. Buralara bakınca başınızın dönmemesi zor. Ahşap ve eski evler ile kadınların yöresel kıyafetleri hemen dikkatimizi çekiyor. Çamlıhemşin Rize arası toplam 35 km iken ilçenin güney-doğusunda yer alan Ayder 19 km'dir.
Çamlıhemşin'i arkamıza alıp yola devam edince 20 dakika kadar sonra Ayder Yaylasına ulaştık. 1 358 m. yükseklikteki Ayder yaylası Karadeniz yaylalarının en meşhurlarından biridir. Bu yayla Milli Park Sahası içinde ve yeni gelişmekte olan bir yerleşim birimi. Bu yaylada yaklaşık küçük büyük birçok otel ve pansiyon bulunuyor. Bunların çoğunluğu aile işletmeciliği şeklinde çalışmakta olduğunu söylediler. Alt yapı hizmeti tamamlanmış olduğu belirtilen yayla daha çok bir kasabayı hatırlatmaktadır.
Ayder'in en bilinen ve en meşhur görüntüsü yamaçtaki çimenlikler arasında yer alan ahşap ve eski evler. Ayder'de bulunmak bile kendimizi iyi hissetmemizi sağladı.
Yaylanın her tarafından mutlaka bir pınar yada çeşmeye rastlamak mümkün. Galiba Türkiye'ye su zengini diyenler Ayder Yaylasını ziyaret etmişler. Doğayla bütünleşmiş yayla evlerine, oteller ve pansiyonlar eşlik ediyor. Bir de kamp yapmak için burada olanların çadırları ve karavanları. Ayder'de beton bina yapmak yasakmış, yapılacak binalar mutlaka ahşap olmalıymış. Yayla bölgenin diğer kesimlerine göre kalabalık. Ağırlıklı olarak turistler var, dünyanın her yerinden insana rastlayabiliyorsunuz.
Ayder'i şifa yaylası olarak tanımlanmasını sağlayan özellikleri;
Havası ve suyu
Kaplıcası
Balı'dır.
Ayder Yaylası'nın havasının astım hastalığına iyi geldiği söyleniyor.
AYDER KAPLICASI
260 metre derinlikten çıkan, 50 derecelik kaplıca sularının başta romatizma, kireçlenme olmak üzere pek çok hastalığa iyi geldiğini belirtiyor. Kaplıca sularından fayda görmek için havuza girmek, özel banyo almak ya da içmek mümkün. kaplıca sularının romatizmal eklem hastalıkları,sinir, sindirim, dolaşım sistemi hastalıklarıyla idrar yolları ve üreme organı hastalıklarına iyi geldiğini belirtiyor. Kaplıca suları ayrıca, egzama ve sedef, ergenlik sivilceleri gibi cilt hastalıklarının tedavisinde de kullanılıyor. Tabii ki, kaplıcaya girmeyi sakıncalı kılacak durumlar da var. Örneğin kanamalı rahatsızlıklar, yüksek tansiyon ve kalp rahatsızlıkları başta geliyor. Bu nedenle kaplıcaya girmeden önce mutlaka uzman bir doktora danışmak şart.