Kastamonu Mahmut bey camii
İl Merkezine
Giriş kapısının üstünde yer alan, küçük mermer üzerine oyulmuş Arapça kitabeden merhum Adil Bey oğlu büyük emir Mahmut Bey’in, hicri 768 (miladi 1366) senesi Ramazan ayında, caminin yapımını emrettiği öğrenilmektedir.
Moloz yığma taş duvarların çerçevelediği caminin ana girişinde bulunan ahşap oyma kapı ve işçiliği çok nadir bir örnek. Aslı etnoğrafya müzesinde bulunan bu kapı seyredilmeye doyulmuyor.
Kapının marangozluğunda kullanıla teknik, üzerindeki süslerde yer alan motifler ile girift yazılar, kapıyı inşa eden ustanın, Kastamonu şehrindeki İbn-i Neccar Camii kapısını inşa eden usta olduğu ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Doğum ve ölüm tarihleri kesin olarak bilinmeyen, ancak yaptığı işlerde yer alan tarihlerden, 1350-1367 yılları arasında yaşadığı kesin olarak belirlenen Nakkaş Mahmut oğlu Abdullah, İbn-i Neccar Camii kapısı ile Mahmut Bey Camii kapısını yaptığı tahmin edilen, XIV. Yüzyılda yaşamış, Ankara’lı büyük Ahşap ustalarından biridir. Üzerinde yazı bulunmayan ve pek az parçası kalmış olan minberin de aynı ustanın eseri olduğu tahmin edilebilir
Gerek ana kirişler ve de gerekse tali kirişler ile bindirmelerin alt köşeleri pahlanmış, kirişlerin ortalarına kabartma motifler işlenmiş, ana kirişlerin iki yanları çıtalar, pervazlar ile süslenmiş, tavan kaplamasını oluşturan kalasların kenarları yıldız şeklinde oyulmuştur. Ahşap yapı sanatının bir şaheserini oluşturan bu yapısal elemanlar ile bu elemanların üstünü örten çeşitli tonlarda kırmızılar, çividi ve havai maviler, altın rengi ve daha kirli tonlardaki sarılar, beyaz ve siyah renklerin kullanıldığı nakışlar, Mahmut Bey Camiinde son derece zengin bir iç mekan oluşturmaktadır.
Cami içinde ahşap tavan ile iki katlı mahfelerdeki ahşap işçiliğinin yanında kök boyalardan yapılmış olan doğal boyamalar tüm bezemelerde ve çizimlerde hala yaşamaktadır. Resimlerde görebileceğinizden çok daha renkli ve albenili olduğuna inanın… Tüm cami 4 ana direk üzerine oturtulmuş, altında da gene enlemesine yerleştirilmiş kalın tahtalarla desteklenen çatı ile kaplanmış. Köşelerden üst üste desteklenen dikmelerle mahfiller çok güzel bir estetik görünümle sizleri karşılıyor. İçeride sekiz metre yüksekliğinde dört adet ağaç sütun vardır. Ağaç sütun başlıkları da korint üslubu denilen teknik ile süslenmiştir.
Mihrap alçı olup geometrik ve nebati motiflerle süslüdür. İki yanında taştan hareketli kontrol sütunları vardır.
Ahşap minberinden, döneminden yalnız eski taç kısmı kalmıştır. Diğer bölümlerinin sonradan yapıldığı malzeme ve işçilik yönünden kendini göstermektedir. Bir özellik taşımamaktadır.
Mahmut Bey Camiinde müezzinler mahfilinden başka, birbiri üzerinde iki mahfil daha vardır. Birincisi cami girişinin üstünde, camii iki uzun beden duvarı arasında enlemesine geçen ve sahından karşılıklı iki merdiven ile çıkılan mahfil. Bunun üstünde, birinci mahfilden çıkılan ve cami uzun aksının iki yanında, simetrik iki bölüm halinde (ortası boş) yer alan üst mahfil. Müezzinler mahfili ise cami batı duvarı tarafında sahın ile birinci mahfil arasında kalan seviyede, seviyede minbere doğru çıkıntı yapmış, küçük bir alandır.
Caminin ahşap işli, sanat şaheseri kapısı 1977 yılında hırsızlıkla çalınması sonucu bulunduktan sonra Kastamonu’da Liva Paşa konağı Etnografya Müzesi’nde teşhire konulmuştur.
Dış mimari ifadesi ile sade bir görünüme sahip olan bu küçük caminin önemi, cami iç mekanında görülen ahşap işçiliği ve süsleme sanatının bir şaheseri olmasındandır. Anadolu’da, sayıları pek az olan ahşap direkli, Selçuk dönemi camilerinden biridir.
Bizler dolaşarak gezmeye doyamadık her bir köşesi ayrı bir güzel ve ince teknik hesapla yapılmış olan bu camii eğer yolunuz düşerse muhakkak görmenizi öneriyoruz. Bizler gittiğimizde yeniden yapılanma ve yenilenme çalışmaları vardı umarız sizler gittiğinizde bitmiş olur.
6 yorum:
tşkr ederim hocam ,sayenizde camiyi gidip, görmüş ,gezmiş kadar oldum...Benim gibi gezmeyi yeni yerler görmeyi,keşfetmeyi seven biri için yazılarınız vazgeçilmez olacaktır....
Beğenmenize memnun oldum. Aslında gezemediğimiz yerleri gezen arkadaşların notları ile görme şansımız oluyor. Bizde diğer arkadaşlar gibi paylaşımı seviyoruz. Gezmeyi sevenlere faydamız oluyorsa ne mutlu bizlere..
Merhabalar, cok eski tarihi bir camiyimis ama cok da güzel o zamanin gününde özenilerek yapilmis. 14. yillarda böyle sahane eserlerin günümüze kadar gelemesi ve restore edilmeside, gezilip görülmeside cok güzel. paylasimlariniz icin tesekkürler, selamlar...
selamlar,nasılsınız,öncelikle yeni yaşınızı kutluyorum,daha nice seneleri sağlıkla,huzurla eskitmenizi diliyorum....
ayrıca bir Kastamonu'lu olarak şuan karşımda Nasrullah camiini,şadırvanı ve Kastamonu'ya ait bir çok tarihi güzelliği karşımda görmek beni çoook mutlu etti,ziyaretiniz için,güzel görüp güzel yorumladığınız için bir teşekkürü borç bilirim....umarım en kısa sürede yeniden yolunuz düşer şehrimize.....yüreğinize ve ayağınıza sağlık......
iyi akşamlar,güzel günler diliyorum...
Sevgili Ayşe Hanım,
Aslında ülkemizin her bir tarafı ayrı bir kültür hazinesi ve kaynağı.. Neler var bilmediğimiz...
Ama bu restorasyon adı altında yapılan bazı çalışmalardan da rahatsızım zira birçok özellikler kaybediliyor..
Sevgilerimizle..
Sizleri burada da görmekten mutlu olduk, aslında bırakmak zorunda kalmakla beraber sizlerden de ayrı kalmaya niyetimiz yok..
Güzel sözlerinize teşekkür ediyoruz... İnşallah bir defa daha gitmeyi planlıyoruz artık kısmet...
Ailecek selam ve sevgiler...
Yorum Gönder