1. Bölüm
''Parmaklıklar Ardında''
Bildiğim kadarıyla, Dünyada, cezaevinin ünüyle anılan şehirlerin sayısı oldukça azdır. Ama içlerinden çoğunluğu, Sinop’un eski tarihi Cezaevi kadar tarihsel derinliğe sahip değildir. Bunun birçok nedeni olsa da, kentin coğrafi konumu, bunda sanırız en önemli etken olsa gerek. Çünkü Sinop, Sayın Prof. Mahir AYDIN’ın bir yazısında da belirttiği gibi, Uygarlıklar Ülkesi Anadolu'nun "yalnız kenti"dir.
İlk ana kapıdan girdikten sonra, sağda Çocuk Islahevi’ne girişi sağlayan kalın duvarların içinde açılmış eğilerek girilebilen bir kapı var. Daha sonra bir zindan giriş kapısı, 1568 yılından itibaren, Selçuklular tarafında alındıktan sonra yapılan burçlar, zindan olarak kullanılmaya başlanmış. İçerisi dar uzun ve oldukça yüksek, yer ve duvarlar düz, 7 – 8 metre yukarıda tepesine doğru kubbe biçimini almış, loş, karanlık, penceresiz, havasız, çok nemli ve rutubetli bir oda….
İkinci girişten önce sağ tarafta bulunan yapını içinde gördüğümüz tek kişilik yerler, görüşme odalarıymış. Arada demir parmaklıklar ve tel örgüler vardı, bir tarafından görüşmeci diğer tarafta da mahkûm dururmuş.
İkinci kontrol yerinden geçip ilk dış avluya girdiğimiz zaman yüksek duvarlar ve üzerlerinde tel örgülerle karşılaştık. İkinci girişin yan tarafında bulunan tek katlı yapı üzerinde okul yazıyordu ama gerçekliği hakkında bir şey öğrenemedik.
Daha sonra 1.nci kısım dış avlusuna girdik. İki katlı binaların dış kısımları rutubetten renklenmiş, yüksek duvarlarda küçük pencereler, çift kat demir parmaklılar, demir kapılardan girildiğinde beton merdiven korkulukları ile taş merdivenleri takip ederek üst katlara çıktık.
Geniş ve uzun koğuşlar, sonlarına doğru mutfak olarak kullanılması için tezgahlar, lavabolar, yan taraflarında küçük bir banyo ve tuvalet olarak kullanılan küçük bir oda… Koğuşlarda ne zamandan kaldığını bilemediğimiz kalmış tek tük ranza, kırık sandalyeler…
3.üncü kısım arka tarafında da hamam olarak kullanılan bir yapı gördük. İçinde yere betonlanmış eski banyo kurnaları, üzeri kubbe biçiminde, havalandırma ve aydınlatma pencereleri vardı.
İşte o görüntülerden bazıları…
10 yorum:
Akif abicim nekadar etkileniyor insan seyrederken bile,kimbilir buralarda ne hayatlar geçti,ne hayatlar son buldu,o her bir taşta kimbilir ne hatıralar var.Allah kimseleri düşürmesin,bizide gezdirdiğiniz için tekrar teşekkürler..
Akif abicim nekadar etkileniyor insan seyrederken bile,kimbilir buralarda ne hayatlar geçti,ne hayatlar son buldu,o her bir taşta kimbilir ne hatıralar var.Allah kimseleri düşürmesin,bizide gezdirdiğiniz için tekrar teşekkürler..
Merhabalar, saglik dilekleriniz icin coook tesekkür ediyorum. Insallah daha iyi olacak, Allahim cümle hastalara sifa, dertlilere deva ihsan ettsin, ailecek bende sizlere selam eder, sagliklar dilerim....
Sevgili dilekk, inanın bizde sizin gibi aynı düşüncelerle dolaştık..
Her duvarda acaba neler görmüştür, nelere şahit olmuşlardır diye diye...
Ayşe hanım güzel duanıza katılıyor amin diyor, her geçen gün daha da iyi olmanızı diliyoruz..
fotoğraflar o kadar etkileyiciki....
ve de çok bakımsız görünüyor.....orada yatan mahkumlarında aynı şartlarda kaldıklarını düşünüyorum.....aslında acınacak bir durum yok.....sebepsiz yere adam öldürmüş,mazlum insanların mallarını çalmış,daha akla gelmedik suçlar işlemiş insanların tabiki ferah içinde kalmalarını gerektirecek bir durum yok....
suçsuz yere eziyet gören insanlara acırım sadece......
çok etkilendim.....
paylaşımın için çok teşekkürler akif abicim.....
Haklısınız Disal, Hepimizi üzen de zaten sadece kader mahkumu denen gereksiz ve suçsuz yere bu gibi yerlere düşenler...
Onu dışında olanlar hakkında aynı düşüncedeyiz fakat buraları dolaşırken de insan olarak düşünmeden edemedik..
Allah razi olsun yorumunuzu okurken inanin gozlerim doldu su internet alemine hep kotu deselerde cok sukur Allahima hep iyilerle karsilastirdi bizi. Esimle birlikte okuduk yorumunuzu inanin icimiz rahatladi. Gurbette olmak pek cok yonden zor oldugu gibi kucuk bir ulkede olmak ve saglik sartlarininda kotu oldugu dusunulurse cok zor. Esimin hekimi turkce bilsede insanin turk bir dis hekiminden iyi haberler duymasi daha bir kulaga hos geliyor. esim suan daha iyi sadece cok iki meyve suyu ve domates corbasi verdim bunun disinda bir sey icemedi yaptigim yogurt corbasini bile icemiyor icindeki piricleri yutmakta zorlaniyormus bogazimda bir sey var gibi geliyor diyor. yani operasyon sonrasi dikislerin orada sislik gibi bir sey yapmasi soz konusu olabilirmi bilemiyorum. birde hekim sisme olmasin diye buz akusu koy demis belkide o yuzden bukadar usudu atesi 39 a cikti diye dusunuyorum. desteginizi inanin asla unutmayacagim bu gurbet elde sizin ve esinizin yanimizda oldugunuzu hissetmek bir dostelin turkiyeden bize uzandigini gormek herseye degerdi Allah razi olsun sizlerden. blogunuzu ilk kez gordum sanirim Atv deki parmakliklar ardinda dizisini her hafta izlerim goruntuler karsisinda icim bir tuhaf oldu paylasimlarinizi takip edecegim Arnavutluktan sevgiler selamlar
Nihan & Oktay KOC
Sevgili dostlar Nihan & Oktay KOC,
Allah her zaman herkesi iyilerle karşılaştırsın inşallah. Biz bu sanal dünyada tanıştığımız, bir vesile ile ailece görüştüğümüz her dostu sanaldan gerçekliğe terfi ettirdik çok şükür...
Buz aküsünü uyuşma zamanından daha uzun ve sürekli koydu ise de bu ateşi yapabilir... Boğazında yutamama genelde anesteziye bağlı olabilir geçici olması gerekir..
İnşallah her geçen gün daha da iyi olur. Tekrar geçmiş olsun.
Sanal da olsa uzaklarda da olsa kalben birbirini düşünen kişilerin var olmasını bilmek hepimize ayrı bir moral oluyor.
Bundan sonra da dizinin çekildiğ yerlerin resimlerini ve notlarını yayınlayacağız, bekleriz memnun oluruz...
Ailecek selam ve sevgiler...
Akif bey geçmiş olsun dilekleriniz için çok teşekkürler her zaman sizin ailenizin sıcak dostluğunu yanımda hissettim çok sağolun sitenize yorum bırakamasamda sık sık ziyaret ediyorum sayenizde yurdumuzun güzelliklerini, tarihi yerlerini bizde görüyoruz ,size ve çok değerli ailenize sevgi ve selamlar
Yorum Gönder