♥♥♥♥ TÜM GÖNÜL DOSTLARIMIZIN, BLOG SAYFALARINDAN YEMEK VE GEZİ PAYLAŞIMININ VEFALI ARKADAŞLARIMIZIN, MÜBAREK RAMAZAN BAYRAMINI KUTLUYOR, SAĞLIK SIHHAT BİRLİK DİRLİK ESENLİK İÇİNDE DAHA NİCELERİNE SEVENLERİ VE SEVDİKLERİ İLE ULAŞMALARINI DİLİYORUZ... ♥♥♥♥

SEYYAH & SOFRAM...

6 Aralık 2009 Pazar

Bodrum kale ve müzesi 2.Bölüm (Uluburun Gemisi Batığı)

Bodrum kale ve müzesi 2.Bölüm
(Uluburun Gemisi Batığı)

II. kapı üzerinde en tepede taçlı bir kartalın bulunduğu üçlü bir arma grubu yer almaktadır. Üçlü arma grubunun solunda tek bir arma yer almaktadır. Bu kapının solunda iptal edilmiş bir kapı bulunmaktadır. Üzerinde iki arma bulunmaktadır. II. kapı geçildikten sonra küçük bir avluya varılır. Avlunun denize bakan yönünde içi dolgu olan liman kulesi bulunmaktadır. Top koruganının girişi de buradadır. Kapı lentosu üzerinde imparator Hadrianus´la ilgili Yunanca bir yazıt vardır. Top koruganı halen sanat galerisi olarak kullanılmaktadır.

III. kapı çok iyi korunmuş bir kapıdır. Duvar içerisinde aşağıdan yukarıya doğru hareketli demir levha için kapı boşluğu ve yağ delikleri vardır. III. kapı üzerinde bize göre solda iki arma bulunmaktadır. Tarikatın arması, sağda üstad-ı azam Guy de Blanchfort´un (1512-1513) arması vardır. Alttaki haçlı armanın hangi şövalyeye ait olduğu bilinmemektedir.

Bu kapıdan geçilince batı hendeğine ulaşılır. Sağda görülen beden duvarındaki yeşil taşların tümü Mausoleion´dan getirilmiştir. IV. kapının karşısındaki liman kulesi nişi içinde bir Romalı komutan heykeli bulunmaktadır. Bu tür heykel gövdelerine çokça rastlanmaktaydı. Bunların başları da ayrı yapıldığından yeni komutan geldiğinde, eski komutanın başı alınarak gövdeye yeni komutanın başı konuyordu.

IV. kapı merdivenli bir tonoza açılır. Kapı üzerinde dört arma bulunmaktadır. IV. kapıdan yukarı çıkmak yerine, batı hendeği içindeki iki taraflı ağaçlıklı yolda ilerlendiğinde, antik Halikarnassos ve çevresinden toplanmış sunaklar, lahitler ve çeşitli eserler izlenir. Solda su deposundan başlayan taş duvar XIV. yüzyıl ortalarında yapılmış Türk Kalesi´ne aittir. Şövalyeler sonradan Mausoleion´un taşlarıyla burada izlenebileceği gibi, duvarları yükseltmişler ve kaleyi büyültmüşlerdir. Şövalyeler hendekleri ulaşım yolu olarak kullanmamışlar, asma köprülerle iç kaleye ulaşmışlardır. Hendeğin kapatıldığı güney duvarı üzerinde Mausoleion´un yeşil taşlarından yapılmış asma köprü ayağı görülebilir. Ayağın iki yanındaki duvar, kale hapishane olarak kullanıldığında yapılmıştır. Hendeğin sonundaki taş merdiven de sonradan ilave edilmiştir.


**
Uluburun Gemisi Batığı – Bodrum Su Altı Müzesi

Kaş’ın kasabasının 8.5 km güneydoğusunda 1982 yılında bulunan Uluburun batığı erken tarihi, ilginç buluntuları ve taşıdığı muhteşem kargosu ile dikkatleri üzerine çeker. . Bronz Çağına MÖ.. 14 yüzyıla tarihlenen Uluburun batığının kargosu bakir, kalay ve cam külçelerden ve çeşitli ülkelerden gelen objelerden oluşur. Yaklaşık 45 metre derinlikte bulunan Uluburun Batiği, bugüne kadar bu derinlikte kazılan ender batıklardan birisi. Uluburun Kazısının 11 yaz dönemi devam eden kazı süreci sırasında 22.400 dalış gerçekleştirildi. Meyilli bir arazide yatan Uluburun batığının kalıntıları 44 metre ile 52 metre arasında değişen derinlikte idi. Geminin ana kargosu yaklaşık 10 ton ağırlığında ve 318 dört kulplu bakir Kıbrıs külçelerden meydana gelmişti.

Ayrıca, 31 tane iki kollu külçe ve yuvarlak olanları bulunmuştur. Gemide bulunan toplamı yaklaşık 1 ton tutan kalay külçeler, gemideki madenlerin tunç silahlar yapımında için kullanılacağını göstermekte. Uluburun batığında arkeologları şaşırtacak zenginlikte eşyalar ve mücevherler bulundu.Örneğin 150 cam külçe, Miken ve Kıbrıs orijinli çanak çömlek, Mısır ve Kenan ülkesinden mühürler, mücevherler , Afrika’dan fildişi, Hippopotamus dişleri şimdiye kadar eşine rastlanmamış bir kargoyu işaret eder. Şüphesiz arkeologları en çok sevindiren buluntu, Mısır Firavunu Akheneton’un karısı Nefertiti’ye ait mühürdür. Bu kraliçenin bugüne kadar gelebilmiş tek altın mührüdür.

Geminin yine çok ilginç buluntularından birisi ise antik çağlarda kullanılan yazı defteridir. Balmumu üzerine sert bir kalemle yazı yazılmasına olanak sağlayan yazı defteri Ilyada’da zikredilir. Geminin Kenan ülkesinden yola çıkıp Kıbrıs’tan bakır aldığı ve Uluburun civarında şiddetli rüzgar nedeni ile karaya sürüklenip parçalandığı sanılır. Buluntular ve gemide bulunan odun ve ahşaplardaki tarihlendirme Uluburun Gemisini M.Ö. 14. yüzyıla hatta daha kesin olarak 1316 yılına tarihlendirmemize yardim eder. Arkeologlar geminin milliyetinin bulmak konusunda oldukça zorlanıyorlar.

Hiç yorum yok: