♥♥♥♥ TÜM GÖNÜL DOSTLARIMIZIN, BLOG SAYFALARINDAN YEMEK VE GEZİ PAYLAŞIMININ VEFALI ARKADAŞLARIMIZIN, MÜBAREK RAMAZAN BAYRAMINI KUTLUYOR, SAĞLIK SIHHAT BİRLİK DİRLİK ESENLİK İÇİNDE DAHA NİCELERİNE SEVENLERİ VE SEVDİKLERİ İLE ULAŞMALARINI DİLİYORUZ... ♥♥♥♥

SEYYAH & SOFRAM...

14 Aralık 2009 Pazartesi

Muğla Köyceğiz

Muğla Köyceğiz

Marmaris’ten çıkıp Muğla – Fethiye karayoluna çıkıp öncelikle Fethiye Ölüdeniz gitmeye niyetlendik. Bir yandan etrafı seyrederek bir yandan da zaman zaman durup fotoğraflar çekerken bir de baktık ki Köyceğiz’e gelmişiz. Muğla - Fethiye yolu üzerindeki Köyceğiz Gölü kenarına kurulmuş Köyceğiz’e girerken bir sahil ilçesine değil de içerlerde bir kasabaya giriyormuşsunuz gibi geliyor. Sonra birdenbire göl karşınıza çıkıverince şaşırırsınız.
Hemen ilçe merkezine doğru yönlendik. İlk girişte hemen sağ tarafta Hacıbey camiini gördük, kapı üzerindeki kitabesinden 1913 yıllarında yapıldığı yazan cami hakkında ne yazık ki bir bilgi toparlayamadık.
Kıyı kısmında çay bahçelerinin de yer aldığı yüksek ağaçların gölgelediği park alanı, insanı cezbeden dinginliği ile sukuneti ile nefis göl manzaralı görünümü ile sizi çağırıyor.
Parkın yan tarafında Öğretmen evi park içinde İsmet İnönü büstü ile bütünlüğü tamamlıyor.
Köyceğiz adının nereden geldiğine gelince: efsanelere göre köyceğiz, gölün alanı üstünde bulunmakta olan bir ovada kurulmuş. Bilinmeyen bir zamanda ovayı sular basmış. Felaketin seyrine gelenler gölün doğu kısmında kalan bir kaç evi ve insanı görünce: "bütün şehir batmış, yalnızca kıyıda bir köyceğiz kalmış." demişler. Bugün hala gölün altında bir batık şehir olduğuna inanılıyormuş.
Köyceğiz, bir yanına Sandras dağı'nı almış öbür yanına Ölemez tepelerini. onların arasında masmavi bir göl. çevresinde ise sazlıklar, yeşillikler, yeşilin ve mavinin bin bir tonu, birlikte gece gündüz dans ediyor. İki katlı evlerin arasında daracık sokaklar, ahşap evler, sokaklarında ve evlerin pencerelerinden dışarı sakinlik, dinginlik taşıyor. Öyle büyük şehirlerin kargaşası yok burada. Canınız ne arzu ediyorsa yapın ve hayatı bir kaç saatliğine de olsa durdurun.


Bu güzelim coğrafyada yerleşim bin yıllar önce başlamış. İlk yerleşimin izleri MÖ 3400 yılarına uzanıyor. Sonra İskitler, Asurlular, İyon ve Dorlar, Persler, Helenler, Seleykoslar, Romalılar, Menteşoğulları ve Osmanlılar yerleşmişler bu topraklara. Gölün Akdeniz’le birleştiği noktadaki Kaunos antik kenti, MÖ binli yılların doğu Akdeniz ve Ege’nin kesişim noktasındaki en önemli liman kentlerinden biri olmuş.
Bugünün Köyceğiz’i ise Osmanlılar döneminde gelişmiş.

Göl, 52 km2'lik tatlı su gölü, dağlardan yedi kol halinde inen sularla, bol su kaynaklarıyla besleniyor. Onun için de yaz kış özelliğini yitirmiyor. Fazla suyunu 10 km. uzunluğundaki dar bir kanalla (Dalyan) Akdeniz’e boşaltıyor. Elinizde ayrıntılı bir çevre haritanız yoksa çevrede dolaşırken neresi göl, neresi deniz karıştırıyorsunuz. En iyi ipucu gölün sazlıkları. Dalyan Boğazı ile Akdeniz’e bağlanan gölün kapladığı alan 6300 hektar. Boğazın ucunda Sülüngür adlı, tatlı-tuzlu su karışımı küçük bir lagün gölü daha var. Bu göl kefallerin yumurtlama yeri. Deniz kıyısı ise 50 ile 200 metre arasında değişen genişlikte ve 5,5 Km. uzunlukta çok güzel bir kumsalla süsleniyor. (Bakınız İztuzu Kumsalı)

Göl, körfezin ağzının alüvyonlarla tıkanmasıyla denizden ayrılmış, ama tam da kopamamış ki, suyunu denize akıtmaya devam ediyor.
Deltayı Nam Nam ve Yuvarlak Çay’ın alüvyonları oluşturmuş.

En enteresan özelliği ise, sazlıklarla kaplı doğal bir kanalla göl Akdeniz’e bağlanır. bu tür göllere yani denizle doğal bir kanal vasıtası ile birleşen göllere ayaklı göl adı verilir. Dünyada bu tür göllerin sayısı köyceğiz gölüyle beraber yalnızca 7 tanedir. Yani dünyada ki doğa harikası 7 ayaklı gölden birisi de köyceğiz gölüdür. derinliği 20-60 metre arasında değişiyor. Köyceğiz gölünün diğer bir enteresan tarafı ise deniz düzeyinden 6-10 metre yüksek olması.

Göldeki küçük adaya yörede Hapishane Adası deniyor(göl içinde dört adet irili ufaklı ada varmış). Ada tarihte önceleri askeri amaçlarla kullanılmış, sonra hapishane yapılmış. Cenevizlilerden kalma kalenin kalıntıları görülebiliyor. Yörede Âşık Adası da deniyor. Anlatılan öyküye göre birbirine sevdalanan iki genç aileleri evlenmelerine izin vermeyince bu adaya sığınmışlar. Ailelerin baskısından kurtulmuşlar da kötü kaderden kurtulamamışlar, koca bir yılan sokmuş da oracıkta ölmüşler. ( Anadolu'da çok yaygın olan 'Ada ve Yılan hikâyelerinden birini de burada dinleyebilirsiniz.)

Hiç yorum yok: