♥♥♥♥ TÜM GÖNÜL DOSTLARIMIZIN, BLOG SAYFALARINDAN YEMEK VE GEZİ PAYLAŞIMININ VEFALI ARKADAŞLARIMIZIN, MÜBAREK RAMAZAN BAYRAMINI KUTLUYOR, SAĞLIK SIHHAT BİRLİK DİRLİK ESENLİK İÇİNDE DAHA NİCELERİNE SEVENLERİ VE SEVDİKLERİ İLE ULAŞMALARINI DİLİYORUZ... ♥♥♥♥

SEYYAH & SOFRAM...

30 Mayıs 2009 Cumartesi

Samsun Arkeoloji ve Etnografya Müzesi - Amisos Hazinesi

Samsun Arkeoloji ve Etnografya Müzesi - Amisos Hazinesi



Samsun Merkez, İlkadım Belediyesinin Cedit Mahallesinde, Amisos Antik Kenti içerisinde yol genişletme çalışmaları sırasında 28 Kasım 1995 Salı günü bir oyuk görüldüğü ihbarı üzerine Müze araştırmacıları ile bildirilen yere gidilerek hemen çalışmalara başlanmıştır. Konklemera tipi kaya kilitlesinin oyulması ile yapılmış, tavan-taban ve duvarları horasınla sıvanmış 5x5 m. ebadında 2.30 m. yüksekliğinde mezar odası içerisine yerleştirilmiş (5) adet mezardan üçünün kullanıldığı, ikisinin boş olduğu görülmüş ve böylece burasının bir aile mezarı olduğu tespit edilmiştir. Kullanılmış olan üç mezardaki iskeletlerin oluşturduğu buluntuların incelenmesinde, birisinin erkek, ikisinin bayan mezarı olduğu; ayrıca altın ziynet eşyaları (ölü hediyeleri) çanak-çömlek, cam ve mermerden yapılmış arkeolojik eserlerin inceleme ve değerlendirilmesinden, erkek mezarının Pontus Krallığının en üst düzeyindeki yöneticilerinden (kral, komutan, prens gibi) birine, bayan mezarlarından birinin bu ünlü kişinin (kralın) eşine (kraliçeye) diğerinin de kızına ait olabileceğini düşünmekteyiz. İnsitü halde bulunan mezarda ölü hediyelerinin (takılarının) uygun yerlere yerleştirildiği görülmüştür. (yani taç-kafa üzerine, kolye boyunda, küpe kulak hizasında vb.)

28 Mayıs 2009 Perşembe

Samsun Arkeoloji ve Etnografya Müzesi 3

Samsun Arkeoloji ve Etnografya Müzesi 3



Orta salonun sağ tarafında yer alan salonda Samsun ve çevresinde ele geçen Kalkolitik, İlk Tunç, Hitit, Hellenistik, ve Roma Dönemlerine ait eserler kronolojik olarak sergilenmektedir. Bunlardan Bafra İlçesi, İkiztepe Köyü'ndeki İkiztepe Höyüğü'nde İstanbul Üniversitesi'nce yapılan sistemli arkeolojik kazılarda ele geçirilen Kalkolitik, İlk Tunç ve Hitit çağlarına ait bronz, kemik, taş ve pişmiş toprak eserler ayrı bir önem taşımaktadır. Bronzdan her iki yüzü kabartmalı mızrak ucu, İkiztepe halkının maden sanatında ne kadar ileri bir seviyede olduğunu gösteren örneklerden biridir. Ayrıca İkiztepe'de bulunan; İlk Tunç Çağına ait ameliyatlı kafatasları da müzenin dikkat çeken bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu salonda sergilenen bronzdan çıplak atlet heykeli (M.Ö. 5.yüzyıla özgü orijinalinin M.S. I.yüzyıla özgü kopyası) müzenin en gözde eserlerinden biridir.

Diğer yan salonda ise Samsun yöresinden müzeye intikal etmiş olan etnografik nitelikte eserler; bindallılar, peşkirler, cepkenler, para ve saat keseleri, el yazması Kuran'lar, süs eşyaları, silahlar, mutfak eşyaları, halı ve kilim vb. eşyalar teşhir edilmektedir.

Müze bahçesinde Klasik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait eserler sergilenmektedir. Bunlardan pithoslar, lahitler, steller, miltaşları, çeşitli mimarî parçalar ve kabartmalar müze ziyaretçilerinin ilgisini çeken eserler arasındadır.

26 Mayıs 2009 Salı

Samsun Arkeoloji ve Etnografya Müzesi 2

Samsun Arkeoloji ve Etnografya Müzesi 2


Orta salonda antik Amisos kentinde ortaya çıkarılan Roma İmparatoru Alexander Severus (M.S. 222-235) zamanında yaptırılan ve M.S. 5. yüzyıl sonlarında Bizans Döneminde tamir edilen mozaik teşhir edilmektedir. Mozaik taban üzerinde çeşitli mitolojik sahneler simetrik olarak işlenmiştir. Merkezde Akhilleus ve Thetis'in yer aldığı Troia savaşı ile ilgili sahne, bu sahnenin dört köşesine yerleştirilmiş panellerde mevsimleri simgeleyen portreler ve mevsimlerin arasındaki dikdörtgen panellerde Nereidler ve deniz yaratıkları tasvir edilmiştir. Bu figürlü sahnelerden ayrı olarak dikdörtgen bir panelde de kurban kesme sahnesi işlenmiştir. Söz konusu mozaiğin kalan kısımları çeşitli geometrik ve bitkisel motiflerle süslenmiştir.

Gene orta salonda antik Amisos kentinde ortaya çıkarılan mezar odasında Müze Müdürlüğü'nce yapılan kurtarma kazısı sonucunda ele geçirilen Amisos hazinesi sergilenmektedir. Bir erkek, bir kadın ve bir kız çocuğuna ait olan altın takılar (taç, bilezikler, kolyeler, gerdanlıklar, küpeler, düğmeler, elbise süsleri, yüzük vs.) müzenin en göz alıcı eserleridir. Hellenistik Döneme ait bu eserler zamanın sanat ve işçiliğini tüm ihtişamı ile göz önüne sermektedir.

Yine bu bölümde Klasik, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ait sikkeler teşhir edilmektedir.

24 Mayıs 2009 Pazar

Samsun Arkeoloji ve Etnografya Müzesi 1

Samsun Arkeoloji ve Etnografya Müzesi 1


Eski fuar alanı içerisinde Valilik binasının yanındadır. Arkeoloji-Etnografya Müzesi'nin inşaatına 1976 yılında başlanmış ve 19 Mayıs 1981 günü ziyarete açılmıştır. Müze orta salon ve simetrik olarak yapılmış iki yan salondan ibarettir.
1981 yılından itibaren faaliyet gösteren müzede, Samsun ve çevresinde yapılmış olan arkeolojik kazılardan çıkan eserler sergilenmektedir. Bu eserler kalkolitik eski tunç çağı, Hitit, Helenistik, roma, Bizans, Osmanlı dönemlerine ait eserdir. Ayrıca Samsun yöresine ait etnografik eserlerde mevcuttur. Müzede sergilenen nadir eserler arasında; Amisos mozaiği, Bronz heykel, ameliyatlı kafa tasları, Amisos mezar odası buluntuları (amisos hazinesi) sayılabilir.
Burada eski çağlarda yapılmış plan bir kafatası ameliyatı geçirmiş birinin İkiztepe kazılarında, ilk tunç çağından kalma, iskeleti bulunmuştur. Gene bu kazılarda elde edilmiş olan buluntuları gösteren höyüğün bir maketi yerleştirilmiş.

22 Mayıs 2009 Cuma

Ege Gezisi ve Dönüş

Ege Gezisi ve Dönüş



Yaz iznimizin bir kısmını geçirdiğimiz Ege Gezimizden eve dönüşe başladık.
Yıllar önce gene blogcu sayfalarında tanışıp ailecek dostluk kurduğumuz bir aileye sabah kahvaltısına misafir olduk. Ağız tadının ve sohbetin bol olduğu masada hem hasret giderdik hem de yılları yad ettik.
Müsaadelerini isteyip yolcu yolunda deyip yola koyulduk.
Yolumuz üzerinde olan Bolu’ya da girdik. Büyük Camii de denen Yıldırım Camisini, Kadı Camisisini, Seyyid bin Ebû Bekir Aslahaddin Efendi Hazretlerinin Camisini, Tabaklar Hamamını, XVI.-XIX.yüzyıllar arasında yapılmış olan Bolu Çeşmelerini, ara sokaklarda buluna yerel mimari özellikleri yansıtan eski evleri, depremde zarar gören ve tamir edilmiş hali ile Valilik Binasını, yan tarafında bulunan Garnizon Orduevini ve ana caddeyi görüntüledik.
Yola devam ettiğimizde Tosya ilçesinin dış çevre yolu üzerinde pirinç satan dükkanları, yolun sağ ve solunda pirinç tarlalarını, bu tarlaların hemen bitiminde de bir pirinç fabrikasını gördük.
Hacıhamza ilçesinde daha önce tamiratı yapılan Sinanpaşa camisini de ziyaret ettik ve tamir edilirken kaybolmuş özelliklerini aradık. Burada da çok güzel eski yapı karma (taş, tuğla, tahta, çamur sıva) yapılı evleri resimledik.
Yolun devamında yola paralel akan Kızılırmak’ın üzerinde yapılmış olan bir su bendini ve çağıldayarak akan sularını da fotoğraflamadan duramadık.
Bir sonraki gezimizde buluşmak üzere şimdilik bu gezi notlarımızı sonlandırıyoruz.
Sağlıkla sağlıcakla kalınız.

20 Mayıs 2009 Çarşamba

İzmit _ Atatürk Anıt Heykeli

İzmit _ Atatürk Anıt Heykeli

Hemen Av Köşkü’nün (Kasr-ı Hümayun)’nun alt kısmında küçük bir park içinde yüzü ve yönü denize doğru yerleştirilmiş Atatürk anıt heykelini de görmek için Saat Kulesinden sonra aşağı doğru indik.
Birkaç basamakla bulunduğu park alanına geçip resimledik.




Elde ettiğimiz bilgiler;
Kocaeli’de inşa edilen ilk heykel Atatürk’ün hatırası ve Cumhuriyetimizin Onuncu Yıldönümünü kutlamak amacıyla yapılmıştır. İzmit şehrinin en güzel bir noktası olan Saat Kulesi ve Saray civarında bir tören alanı yapılarak yerleştirilen heykelin çevresi de çiçeklerle süslenmiştir. Bu anıt İzmit şehir meydanını süsleyen ilk heykeldir.Türk heykeltraş Nejat Sirel tarafından yapılan bronz heykelin kaidesi ise beyaz Marmara Mermeri’nden masif olarak yapılmıştır.Sağ eliyle batıyı işaret eden Atatürk’ün yüzü İzmit Körfezi’ne dönüktür. Mareşal üniforması ve omuzlarından çizmelerine kadar inen pelerini ile heybetli bir görünüşü olan anıtın bulunduğu yükseklik ona daha da görkemli bir ifade kazandırmıştır.Kocaeli Vilayeti’nin ve İzmitlilerin gayretleriyle yapılan İzmit Atatürk Anıtı Atatürk’ün sağlığında 1933’te yapılmıştır. İstanbul-Ankara arasında tren ile seyahatleri esnasında, İzmit halkının kendisi için yaptırdığı anıtı gören Atatürk, memnuniyetini ifade ederek İzmit halkına teşekkür etmiştir.

18 Mayıs 2009 Pazartesi

İzmit _ Saat kulesi

İzmit _ Saat kulesi

Hemen Av Köşkü’nün (Kasr-ı Hümayun)’nun alt kısmında küçük bir park içinde Belediye tarafından yakın zamanlarda yenilenen saat kulesi, gerek ana yoldan gerekse çevreden rahatlıkla görülüp ilgi çekiyor. Bizde bir gün önce köşkü ziyaret ederken görmüş, zaman azlığından ertesi gün fırsat bulup gidip, görüp, gezip fotoğraflarını çektik.
Ne yazık ki, belediyenin yapmş olduğu yenileme ve temizleme çalışmalarına rağmen gençler tarafında saat kulesinin etrafındaki sütunlar ve mermer yapılar üzerine ilgisiz ve de gereksiz yazılar yazılarak bütünlüğün güzelliği bozularak çirkinleştirilmişti.




Edindiğimiz bilgiler;
Av Köşkü ile Atatürk Heykeli arasında yer alan kentin karakteristik Saat Kulesi'ni, İzmit Mutasarrıfı Musa Kazım Bey, Sultan II. Abdülhamit'in tahta çıkışının 25. yıldönümünde cülus senesi münasebetiyle 1902 yılında yaptırılmış. Neoklasik üslupta Hereke, Tavşancıl ve traverten taşlardan yapılmış olup külahı Türk – Osmanlı mimarisinde uygulanan şekilde olmayıp, egzotik tipten pagoda külahı şeklindedir.

16 Mayıs 2009 Cumartesi

İzmit _ Agavat Binası (Paşalar Köşkü)

İzmit _ Agavat Binası (Paşalar Köşkü)


Gene Kasr-ı Hümayun köşkü müştemilatı içinde yapılmış olan bu köşk Paşalar Köşkü diye de biliniyormuş. Müze çıkışında sağ tarafta İl sağlık müdürlüğü binası yanında gördüğümüz tadilata alınmış olan dış cephesi kazınılmış binayı görünce o tarafa gidip incelemeye başladık. Yapı itibari ile yakın zamanda yapılan binalara pek benzemediği hemen belli oluyordu. Yüksek tavanlı, yüksek giriş kapılı, dış cephe de pencere ve kapı üst kemerleri mermer ya da taştan, dış duvarları içleri dolu bütün tuğlalarla örülmüştü. Ana kapı girişi olarak düşündüğümüz arka tarafında ise üst üste bindirimli çift kapı şeklinde, iki katı da içine alacak şekilde yapılmıştı. İç giriş merdiveni ise üst kata ulaşınca kesiliyordu.
Bu yapı hakkında ne kadar araştırma yaptıysak kısa bir iki satır dışında bir şey bulamadık. Bulduğumuz kısa notu da İzmit Saraybahçe Belediyesi’nin hazırlamış olduğu bir tanıtım broşüründe bulabildik.
Ayrıca İl Sağlık müdürlüğü olarak kullanılan binanın da bu müştemilat içinde olduğunun sanıldığını öğrendik.

14 Mayıs 2009 Perşembe

İzmit _ Kasr-ı Hümayun (Av köşkü) 3.üncü Bölüm

İzmit _ Kasr-ı Hümayun (Av köşkü)
3.üncü Bölüm



17 ağustos 1999 depreminde oldukça büyük zarar gören saray, önceki vali Erdal Ata tarafından başlatılan restorasyon çalışmaları ile bugünkü durumuna getirilmiş. Orada çalışan görevlilerle yaptığımız sohbetlerde gösterilen azmi, çabayı, gayreti, karşılaştıkları idari ve bürokratik sıkıntı ve zorlamaları, kişilerin bireysel direnç ve katkılarını daha yakından gördük, anladık ve üzüldük… Böylesine değerli bir yapı ve iç düzenlemesini yenileyerek ülkemize, halkımıza kazandıran emeği geçen her bir kişiye ayrı ayrı içten teşekkürlerimizi sunuyoruz. Unutulmamalı ki yapılan her bir güzellik bir şekilde öğrenilir, takdir görür ve unutulmaz.
Gene de unutulmamalı ki, bu ülke için yapılacak güzelliklere gösterilen direnç ve engellemelerde bir şekilde öğrenilir, yayılır, sine-i millette uygun görüldüğü şekilde layık olduğu değere yerleştirilir.


NOT: Daha önce büyük bir şevkle duyurduğumuz Samsun Ekolojik Pazar Mahkeme kararı ile kapatıldı….

12 Mayıs 2009 Salı

İzmit _ Kasr-ı Hümayun (Av köşkü) 2.inci Bölüm

İzmit _ Kasr-ı Hümayun (Av köşkü)
2.inci Bölüm



Neo-klasik üslupta, Avrupa Barok sitilinde, 2 katlı olup cephesi mermerdir. Binanın tavan süslemeleri Fransız ressam Sason’un eseridir. Süslemeler, Osmanlı arması, Abdülaziz’in arması, bayrak, mızrak, balta, kılıçtan oluşan gurup motifler, çiçek ve meyve bezemeleri bulunmaktadır. Bezemeler, Osmanlı – İslami karakterdedir. Sarayın namaz kılınmayan serbest bölgesini içine alan alt kat salon tavanında, geyik ve aslan motifleri bulunuyor.
Sarayın alt kat zemini mermer, üst kat ahşap parke döşemedir. Mimarı Balyan kardeşlerden Amira Karabel Balyan’dır. En büyük özeliği İstanbul dışında yapılan tek saray olmasıdır.

10 Mayıs 2009 Pazar

İzmit _ Kasr-ı Hümayun (Av köşkü) 1.Bölüm

İzmit _ Kasr-ı Hümayun (Av köşkü)
1.Bölüm



Kasr-ı Hümayun, İzmit’in merkezinde müştemilatı ile birlikte geniş bir alanda yer alıyor. İlk kez IV.murat döneminde ahşap temeller üzerinde (1623-1640) yaptırılan ve küçük saray olarak bir saray inşa edilmiştir. Ancak yangın ve depremden dolayı yıkıldığı anlaşılmaktadır. Günümüze ulaşan yapı,Sultan Abdülaziz döneminde (1861 – 1876) 19.uncu yüzyıla ait olan yapı Haydarpaşa- İzmit demir yolunun açılışı için sultan Abdülaziz´in İzmit´e gelmesi ve burada konaklama ihtimali dikkate alınarak yaptırılmıştır. 4. Ağustos 1871 yılında başlanan Anadolu hattının 3. Mayıs 1873 yılında İzmit’te gerçekleştirilen açılış törenine Padişahın yerine sadrazam Rüştü Paşanın katıldığı söylenmekte, dolayısıyla yapım tarihi kesin olarak bilinmekte, ekteki Bilgilerden yapının en geç 1873 yılında tamamlandığı tahmin edilmektedir.

8 Mayıs 2009 Cuma

Karacabey Pansiyon Harası ve Ulubat gölü

Karacabey Pansiyon Harası _ Ulubat gölü

Karacabey Pansiyon Harası


Bursa’ya doğru yol alırken ana yolun sağ tarafında çok geniş bir alan ve bu alan üzerinde yapılar gördük. Dikkatli bakınca bir çiftlik havası vardı. Gerçi burayı görmeden önce de bu sefer yolun sol tarafında kangal köpek yetiştirme çiftliğini görmüştük.
Meraklanıp durup bol resim çekti. Biraz ilerleyince burasının Türkiye Jokey Kulübünün Karacabey Pansiyon Harası olduğunu belirten çiftlik giriş kapısı üzerindeki yazıyı gördük. Araba ile o kadar gitmemize rağmen bitmeyen çevreleme ile buranın genişliğini tahmin etmede zorlandık.

Bu konuda edindiğimiz bilgiler ise:
Resmi açılışı 01 Mart 2001 tarihinde yapılan TJK Karacabey Pansiyon Harası, Türkiye Jokey Kulübü bünyesinde hizmet veren Türkiye’nin en büyük ve tek safkan İngiliz cinsi yarış atı yetiştiren daimi pansiyoner harasıdır. Atlar, boks adı verilen ve yaklaşık 12 m2 genişliğindeki localarda kalırken, 50 bokstan oluşan yapı Tavla olarak adlandırılmaktadır. Harada 13 tanesi 50lik, 1 tanesi 93lük ve 1 tanesi de 97lik olmak üzere toplam 790 adet kısrak boksu mevcuttur. Bununla birlikte, 4 tavladan oluşan 16 boksluk aygır kompleksinin yanı sıra 10 boksluk karantina tavlası da mevcuttur. Yaklaşık 5000 dönüm arazi üzerine konuşlandırılan Karacabey Pansiyon Harasındaki atlar padok (at gezdirilen yer) ismi verilen etrafı demir borularla sınırlı otlak alanlara çıkarılmaktadır. 3608 dönümlük padok alanı ile Karacabey Pansiyon Harası en büyük padok alanına sahip haradır.



Ulubat gölü

Yolumuza devam ederken bir yandan da etrafı seyrediyorduk. Yol üzerindeki tezgâhlarda farklı renk ve büyüklükte kabaklar, beyaz ve kırmızı soğanlar, patatesler, değişik tipte kavun ve karpuzlar sergileniyor, yoldan geçenlerin alması için bekleniyordu.
Tam bunları konuşurken olun alt kısmında gördüğümüz gölün ne olduğun haritaya bakarak öğrendik. Uygun bir yerde sağa dönüp kıyısına gitmeye karar verdik, ama bir yerde yol iyice çatallaşıp farklı yönlere gitmeye başlayınca bir de hiçbir yön levhası olmayınca vazgeçip döndük. Uzaktan da olsa resimlemeye çalıştık. Gölde biri oldukça büyük olmak üzere 4 – 5 tane de ada var görünüyordu. Göl kıyısında birkaç tane de lokanta dinlenme yeri gördük.

Bu konuda edindiğimiz bilgiler ise:
Anadolu’nun en bereketli sulak alanlarından olan göl, hem önemli bir kuş barınağı, hem de arkeolojik bir hazine. Ulubat Gölü’nün başlıca sakinleri turna, sazan, yayın, yılanbalığı, tatlı su kefali, ringa, İsrail sazanı’dır.
Uluabat Gölü, (Apolyont veya Öka olarak da bilinir), Bursa ilinde bir göldür.
13.500 ha alana sahiptir. Deniz seviyesinden yüksekliği 9 metredir. Kirmasti çayından beslenmekte olup ayrıca Uluabat deresi ile Susurluk Nehri'ne karışır. En derin yeri 4 metre civarında genelinde ise 1-2 metreyi geçmemektedir.
Günden güne çevreden ortaya doğru sığlaşmakta olan göl kirli beyaz bir renge sahiptir. Dibi çamurlu bir yapıya sahiptir, rüzgarlı havalarda bulanıklaşır.
1996 Ocak ayında yapılan sayımda 429.423 su kuşu sayılmıştır. Bu 1970'ten bu tarafa bir gölde sayılan en yüksek su kuşu sayısıdır.

1996 Sayımına Göre Gözlenen Kuş Türlerinden Bazıları
Kuş türü - Kuş sayısı
Karabatak 300 çift
Alaca Balıkçıl 30 çift
Kaşıkçı 75 çift
Küçük Karabatak 1078 adet
Tepeli Pelikan 136 adet
Elmabaş Patka 42.500 adet
Tepeli Patka 13.600 adet
Sakarmeke 321.550 adet

6 Mayıs 2009 Çarşamba

Mudanya - Karamürsel Yolu

Mudanya - Karamürsel Yolu

Yolumuza devam edip sahilde bulunan Mudanya’ya ulaştık. Sahilinde ve liman etrafında gezindik. Eski tren istasyonu şefliği binasını resimledik ve bulunduğu duruma üzüldük. Umarız kısa zaman içinde gereken ilgi ve yenilenmeyi görür.
Mudanya’dan yola devam edip Karamürsel’e yolandık. Bu aralarda kalan birbirinden güzel yerleri seyrettik ve çektiğimiz bazı fotoğrafları sizlerle
paylaşalım.





4 Mayıs 2009 Pazartesi

Yörsan

Yörsan

Yolculumuz sırasında Balıkesir ile Bursa arasında yollarının kesiştiği yerde, Bursa’ya yaklaşık 80 km. kala yolun sol tarafında, yıllar önce gene bir defa uğradığımız, YÖRSAN ürünlerinin satıldığı market, cafe-lokanta, benzinlik olan bir dinlenme tesisine girdik.




İlk olarak fabrika satış mağazası kısmında girdik. Orada bir dolap içine yaklaşık 30 – 35 çeşit, gerek üretim gerek yöresel gerek ise tatları birbirinden farklı, peynir tatmalık olarak küçük tepsiler içinde konulmuştu. Arzu ettiklerimizin tadına baktık. Birkaç tane de tatlarını öğrenmek için baktığımız da oldu.
İçlerinde Mihalıç peyniri ilgi çekti, onay gördü. Ondan bir kalıp alıp, yanına da orada yapılan taze ekmeklerden, birde içecek olarak Karadut ile Nar sularımızı da alıp, yola koyulduk. Bir yandan arabada giderken yapılan sandviçlerimizi yerken yanında da karadut sularımızı içtik. Aynısını geri kalanlarla birde Karamürsel de yeniledik, bu sefer nar suları ile…
Biz genel olarak hem zamandan kazanmak için hem de dışarıda yemek yemeyi pek tercih etmediğimizden yıllardır bu gibi seyahatlerimizde arabayı seyyar kafeteryaya çeviriyoruz. Bizleri gören çoğu arkadaşımızda bizler gibi yapmaya başladı, anlayacağınız yavaş yavaş etrafımızı da kendimize benzetmeye başladık.

2 Mayıs 2009 Cumartesi

Balıkesir Zağnos Paşa Camii ve Saat Kulesi

Balıkesir Zağnos Paşa Camii ve Saat Kulesi

Altınoluk’ta kaldığımız site içindeki bahçeli evden, eşyalarımızı toplayıp, ayrılıp Edremit, Havran, İvrindi üzerinden Balıkesir’e geldik. Yollar daha önce alıştığımız şekilde çiftli değildi, tek gidiş geliş şeklinde eski halinde kalmıştı. Gerçi eğer buralara çift yol yapılacak olursa etraftaki birçok çam ağacı kesilmek zorunda kalınacak, o nedenle biz bu hali ile kalmasını tercih ederiz. Fakat yol üzerinde ön tarafınıza düşen ağır vasıta olursa uzun süre konvoy şeklinde gidilmek zorunda kalınıyor ki biz yaşadık. 10 km. lik yolu yaklaşık ½ saatte alabildik. Ama bu sayede etrafı seyredip, doğal manzaranın güzelliklerini fark edip bu zamanı zevkle geçirdik.
Balıkesir’e gelince arabamıza benzin takviyesi yaptık bu arada hem müzesinin hem etnografik müzesinin kapalı olduğunu, bakımda olduğunu öğrenip üzüldük.
Gidilebilecek yerleri öğrenmek için çarşıda bir esnafa ve bir trafik polisine danıştık. Saat kulesi, Zağnos Paşa Cami, tepedeki anıtı ziyaret etmemizi önerdiler. Arayarak camiyi ve türbeyi bulduk.




Bu camiye adını veren kişi; Zağanos Paşa (veya Zağnos Paşa), Fatih Sultan Mehmet devrinde önemli rol oynamış, Gelibolu sancak beyliği ve kaptan-ı deryalık görevlerinde bulunmuş, 1467-1469 yılları arasında ise Trabzon Sancak Beyliği yapmış bir Osmanlı paşasıdır. Sultan I. Murat tarafından sürgün edilmiş olan Paşa, Fatih Sultan Mehmet tahta geçer geçmez çağrılarak vezir tayin edilmiş. Zağanos Paşa, Fatih'in çocukluğunda askerlik öğretmenliğini yapmış, sultanın kız kardeşi ile evlenerek hem eniştesi hem de kayınbabası olmuş, bunların yanı sıra Trabzon'un zaptı esnasında Prenses Anna ile de evlenmiş. İstanbul’un fethi öncesinde Rumeli Hisarı'nı yaptırmış, Osmanlı donanmasının kara yolu ile Kasımpaşa’ya indirilmesinde de emeği geçmiş.
Cami, (Kapı üzerinde Kelime-i Tevhid Ebced hesabı ile ilk inşaat tarihi olan h. 865 (1464) tarihi okunmaktaymış.) deprem dolayısı ile yıkılınca bugünkü şekli ile yeniden yapılmış. Sekizgen planlı yapının her köşesinde bir sütun bulunuyor, bu sütunları birleştiren bir bağdadi kubbe bulunuyor. Minberi ve mihrabı mermerden yapılmış. İç mekânı ferah ve aydınlık, kubbe içi, yan yarım kubbe içleri ile kenar kemerleri süsleri ince kalem işleri ile yapılmış.
07.02.1923 tarihinde Atatürk bu camide ünlü hutbesini okutmuş.
Bahçesindeki türbede paşa ile hanımının yattığı düşünülmektedir.


Balıkesir Saat kulesi

Şehrin merkezinde, şu an kapalı olan müzeden az ileride, Belediye parkı içindeki bir yamaç üzerinde bulunan saat kulesini, giriş kapısı üzerindeki kitabeden anlaşıldığına göre, h.1243 (1827)’de Silistre Valisi Girid-i Zade Mehmet Paşa yaptırılmış. Galata Kulesi’nin bir benzeri olduğu söylenmekte. Saat Kulesi h.1313 (1897) yılındaki depremde yıkılmış,ve mutasarrıf Ömer Ali Bey tarafından 1901 yılında tekrar yaptırılmış. 1962 yılında kitabesi onarım görmüş.
Saat Kulesi kesme taştan 2x2 m. ölçüsünde ve yaklaşık 20 m. yüksekliğindedir. Kuleyi enine iki sıra silme gövdeyi üçe böler. Geniş olan orta bölümde “S” şeklindeki küçük konsollar üzerine oturtulmuş dört bir tarafta birer balkon ve ince uzun dikdörtgen pencereleri vardır. Üst bölümde her cephede, yuvarlak kadranlı birer saat bulunur. En üstte ise ahşap direkler üzerine oturtulmuş soğan başı şeklinde kubbeli bir köşkü bulunmaktadır. Hüdavendigâr salnamesinde (h.1325) ve Ircıca’nın arşivindeki fotoğraflarla bugünkü saat kulesi arasında hiçbir fark bulunmamaktadır. Bu da orijinaline uygun bir biçimde yenilendiğinin kanıtıdır. Orijinal kulenin temelleri bugün toprak altındadır.