Yaz iznimizin bir kısmını geçirdiğimiz Ege Gezimizden eve dönüşe başladık.
Yıllar önce gene blogcu sayfalarında tanışıp ailecek dostluk kurduğumuz bir aileye sabah kahvaltısına misafir olduk. Ağız tadının ve sohbetin bol olduğu masada hem hasret giderdik hem de yılları yad ettik.
Müsaadelerini isteyip yolcu yolunda deyip yola koyulduk.
Yolumuz üzerinde olan Bolu’ya da girdik. Büyük Camii de denen Yıldırım Camisini, Kadı Camisisini, Seyyid bin Ebû Bekir Aslahaddin Efendi Hazretlerinin Camisini, Tabaklar Hamamını, XVI.-XIX.yüzyıllar arasında yapılmış olan Bolu Çeşmelerini, ara sokaklarda buluna yerel mimari özellikleri yansıtan eski evleri, depremde zarar gören ve tamir edilmiş hali ile Valilik Binasını, yan tarafında bulunan Garnizon Orduevini ve ana caddeyi görüntüledik.
Yola devam ettiğimizde Tosya ilçesinin dış çevre yolu üzerinde pirinç satan dükkanları, yolun sağ ve solunda pirinç tarlalarını, bu tarlaların hemen bitiminde de bir pirinç fabrikasını gördük.
Hacıhamza ilçesinde daha önce tamiratı yapılan Sinanpaşa camisini de ziyaret ettik ve tamir edilirken kaybolmuş özelliklerini aradık. Burada da çok güzel eski yapı karma (taş, tuğla, tahta, çamur sıva) yapılı evleri resimledik.
Yolun devamında yola paralel akan Kızılırmak’ın üzerinde yapılmış olan bir su bendini ve çağıldayarak akan sularını da fotoğraflamadan duramadık.
Bir sonraki gezimizde buluşmak üzere şimdilik bu gezi notlarımızı sonlandırıyoruz.
Sağlıkla sağlıcakla kalınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder