♥♥♥♥ TÜM GÖNÜL DOSTLARIMIZIN, BLOG SAYFALARINDAN YEMEK VE GEZİ PAYLAŞIMININ VEFALI ARKADAŞLARIMIZIN, MÜBAREK RAMAZAN BAYRAMINI KUTLUYOR, SAĞLIK SIHHAT BİRLİK DİRLİK ESENLİK İÇİNDE DAHA NİCELERİNE SEVENLERİ VE SEVDİKLERİ İLE ULAŞMALARINI DİLİYORUZ... ♥♥♥♥

SEYYAH & SOFRAM...

25 Ağustos 2008 Pazartesi

Ege Bölgesi Gezisi - Gezi İzlenimleri - 1

Ege Bölgesi Gezisi - Gezi İzlenimleri - 1

Evet sevgili gönül dostları, gezimiz bitti, çok şükür sağ salim evimize döndük. Genel anlamda 15 ili dolandık. Hepsinin müzelerine, çoğunun ören yerlerine, yerel ve şahıs müzelerine, birçok arkadaşımıza uğradık. Bilmediğimiz ya da ilk defa gördüğümüz yerler de oldu. Birçok yeni kişi ile tanıştık. 4000 km. yol yapıp 6500'e yakın fotoğraf çektik. Şimdi bunları işleme, hazırlama, yazılarını düzenleme zamanı...
İlkinden başlayalım...
** **
Bu sene yapmayı planladığımız gezi rotası için uzun araştırmalardan sonra verdiğimiz karar sonrası tatlı bir telaş içinde hazırlıklara başladık.
İlk olarak bir arkadaşımızdan gelen elektronik posta ile haberdar olduğumuz Kültür Bakanlığının Müze Kart'ını almak için Samsun Müze Müdürlüğü'ne müracaat ettik. Gelen kartların geçici olduğu, elektronik ortamda hazırlanana kadar kullanabileceğimiz fakat kısa zaman içinde bunu ilgili merkezlerde yenilememiz gerektiği de söylendi.
Rotamız üzerinde ilk olarak Ankara’ya gittik. Arkeoloji müzesinde geçici müze kartlarımızı daimisi ile değiştirdik. Değişme süresince de bizler müzeyi dolaştık.
Image Hosted by ImageShack.us
Yaklaşık 30 yıllık arkadaşımızın daveti ile akşamı birlikte olduk, yılar sonra çocuklarımız da tanışma fırsatı buldu. Güzel bir akşam yemeği ve gece muhabbeti ile zamanımızı değerlendirdik. Sabah erkenden yola koyulup Afyonkarahisar’a doğru yollandık. Yol üzerinde Polatlı civarında Alagöz Başkomutanlık karargâh müzesi levhasını görüp yola döndük. Kısa bir yol aldıktan sonra köy içindeki müzeyi bulduk.
Image Hosted by ImageShack.us

Orada yaşayan Ali Türkoğlu varisleri tarafından bağışlanan arsa ve üzerindeki müştemilat ile içindeki eserler görülmeye değerdi. Burası Genelkurmay Komutanlığına bağlı bir yermiş bu nedenle içeride Türkiye’ye mal olmuş, ülkenin geçmişini geleceğe aksettiren bu görüntüler için askeri makamlardan izin almak gerekirmiş (!), o nedenle içeride ne yazık ki fotoğraf çekmemize izin verilmiyormuş (!)…. Ancak dış mekan ve çevre için izin varmış….
Yol üzerinde bulunan Afyon’a 50 km. mesafedeki Bayat ilçesine de girdik. Niyetimiz Eğerli Kaya Kilisesine gitmekti, ama tam tarif eden olamayınca ilçede dolanıp bir un değirmenini resimledik.

Image Hosted by ImageShack.us
Afyon’a girmeden Kırkinler mağaralarını resimleyip şehre ulaştık.

Host unlimited photos at slide.com for FREE!

Zafer anıtını, Zafer müzesini (anıtın tam karşısında), eski evlerini, camileri ve gidildiğinde muhakkak görülmesi gereken Ulu Cami’yi, Afyon müzesini (Valilik emri ile bu müzede resim çekmek yasakmış !!!.... ama bahçede serbest !...) ve bu yıl ilk defa karadutu yiyip yolumuza devam ettik.

Host unlimited photos at slide.com for FREE!
Isparta’ya az bir mesafe kala acıktık, bir yerlere bakarken otantik yerleşim şeklinde yapılanmış kır bahçesini gördük, durup girdik. Gözleme ve ayran siparişlerimizi verip yastıklara uzandık. Gözlemeler iyi denilse de ayranlar oldukça ekşiydi ki bunu dile getirip tartıştık, böylece bu gezimizin ilk ağız tadı ve keyif kaçıran olayını da yaşamış olduk.


Host unlimited photos at slide.com for FREE!
Isparta’ya girip yer için gittiğimiz misafirhanede yer olmayınca bir otel aramaya başladık. Çevik kuvvet polis memurlarının yönlendirdiği merkezde bulunan oteli bulup, beğenip yerleştik. Gece etrafı dolaştık, sabah kahvaltımızı yapıp doğru Isparta müzesine yollandık, burada da resim çekmek için izin gerekmiyormuş(!), bol resim çekip gezdik. Müzede bulunan görevli genç arkadaş bizlere bir multivizyon gösterisi de izletti, dvd sini almak istedik ama ellerinde olmadığından alamadık. Aslında bu tür gösterimler her müzede olmalı. Müze çıkışı şehrin eski yapı evlerinin bulunduğu sokakları gezip, il kültür müdürlüğünde bilgi broşür kaynak desteği aldık ki Pazar günü olmasına rağmen nöbetçi arkadaş bize çok yardımcı oldu.
Isparta’nın gül ürünlerini satan bir dükkan bulup, gül ürünlerinden epeyi bir yükleme yaptık. Gül kokulu kreminden, kurutulmuş mis kokulu gül yapraklarından gül çayından, tespihinden, kızlarımıza parfümlerinden, orijinal gül suyundan ve de güllü lokumundan alıp Burdur’a yollandık.


Host unlimited photos at slide.com for FREE!
Burdur’a ulaşınca gene hemen müzesini bulup girdik. Bahçesindeki kokulu güllerin bizi karşılaması ile hem gözümüz hem gönlümüz ferahladı. Gezdiklerimiz içinde neredeyse en beğendiğimiz müze diyebiliriz. Hem düzenleme, hem içerdiği emsalsiz eserleri, ferah görüş alanlı mekânları ile çok rahat bir dolaşım sunuyor. Buradan Pazar mahallesindeki Ulu Cami ile yanında bulunan 30 metre yüksekliğindeki saat kulesini de ziyaret ettik. Şehirde eski evleri resimlemek için dolaşırken bir beyefendinin ilgimizi çekebileceğini söyleyerek yönlendirdiği Taşoda Konağı Etnografya müzesini bulduk. Çok güzel bir yapı yenilenerek hem şehir hem ülke kültürüne kazandırılmış. Orada bulunan güvenlik görevlisi beyefendinin önerisi ile ilk defa Çörek otu kahvesi içtik, inanın çok da beğendik, gidenler olursa muhakkak tadına bakıp alsınlar. Gene oradaki güvenlik görevlisinin önerisi ile Burdur evi diğer adı ile Baki Bey Konağı (Koca Oda)’na gittik. Görevlinin henüz gelmediğini (mesai arası öğle tatili nedeni ile) söylediklerinde, bizde gene önerileri ile İnsuyu mağaralarına yollandık.
Host unlimited photos at slide.com for FREE!
Antalya yolu üzerinde 13 km. sonra yaklaşık 597 metre uzunluğunda harika yeraltı mağara görüntülerine sahip nefis bir doğa harikasını gezdik. Orada da gene ceviz ezmesinin tadına bakınca dayanamayıp koca bir kutu aldık… Dönüp Burdur evine geri geldik, gelen görevli genç arkadaş (Sayın Ahmet Öztürk - burası hakkında kendisinin hazırladığı amatör web sayfa linkini ilgili yazıda vereceğim) işine ve bilgisine sahip biriydi, bizi epeyi bilgilendirdi.
Hele binlerce yıl önce yaşamış bir mamut dişi ve kemiklerinin buluntusunu paylaşması, bizlere epeyi bilgi kaynağı oldu ayrıca yayın ve cd vermesi mutluluğumuzu arttırdı. Denizli’ye doğru yol alırken, Çardak ilçesi sınırları içinde yola yakın Acıgöl soda ve tuz yatakları ilgimizi çekti. Denizli öğretmenevi karşısında bulunan Atatürk ve Etnografya müzesini ziyaret etmek için gösterdiğimiz telaşı gören güvenlik görevlisi (ki mesai bitmek üzere idi), yakınlığı ile bizleri rahatlattı Gene onun önerisi ile yaklaşık 15 km. uzaklıkta olan Pamukkale müzesine yönlendirildik.

Host unlimited photos at slide.com for FREE!
Hemen oraya yollandık, travertenleri hayranlıkla seyrettik, bu arada tüm müzelere ve ören yerlerine girişlere de zam gelmiş… Biz ilk alt girişten girdik (adam başı 20 ytl), sonra da müze için yukarı girişi için hemen yan tarafında ki asfalt yolu takip edip yukarı çıktık. Burada da giriş ücreti aynı (adam başı 20 ytl), yani 4 kişilik aile hem aşağıdan hem yukarıdan girmek isterse 160 ytl. verecek (ya da bayılacak !...) Tabi bizler ücret ödemedik, zira bizlerde Müze Kart vardı !... Üst taraftaki tarihi mekânları gezerken bir de baktık ki müzeyi kapatıyorlar, bizlere 19.30’a kadar açık olacağı söylenen müze tüm ziyaretçiler çıkartılarak 18.15 te kapatıldı… Bu da ayrı bir yazı konusu olacak, ama aynı ya da benzer yazıları birçok resmi ilgili kuruma da yollayacağız.
Host unlimited photos at slide.com for FREE!
Pamukkale’den inerken yolun sağ tarafında gördüğümüz gene otantik yerleşim planlı bir kır lokantasını görüp durduk, mantı ve gözleme siparişlerimiz verdik, bu sefer tadında ayranlarımızı içip, üzerine yorgunluk çaylarını içip dinlenmeye çalıştık.
Host unlimited photos at slide.com for FREE!
Yolumuz üzerinde olan Laokedia’yı da ziyaret ettik. Ana yoldan yaklaşık 1 km. uzaklıkta olan bu tarihi mekan hala kazı çalışmaları ile gün yüzüne çıkartılmaya çalışılıyordu.
Host unlimited photos at slide.com for FREE!
Ertesi gün Aydın’a doğru yol alırken Nazilli’yi geçince sol tarafa doğru ayrılan bir yol üzerinde, ana yoldan 3 km. mesafede Nysa tarihi antik kentine döndük. Gördüklerimiz bizi hem hayrete düşürdü hem de hayran bıraktı.
Host unlimited photos at slide.com for FREE!
Aydın’a varınca hemen müzesine gittik, birbirinden güzel antik tarihi kalıntılar her yerde olduğu gibi burada da ilgimizi çekti.
Turizm danışma bürosundan şehir haritasını almak istediğimizde, sponsor bulmadıklarından belediye tarafından da gönderilmediğinden ellerinde olmadığını söylediler !... Gene de bize yardımcı olmaya çalışarak, Tralleis antik kentine giriş izni için birkaç yerle telefon görüşmesi yaparak yön tarif ettiler. Kemer yolu tarafına dönerek zor da olsa bulduk ve de gittiğimize de değdi.

Host unlimited photos at slide.com for FREE!
Kuşadası yolu üzerinde bulunan Meryem Ana’yı da, oralara kadar gitmişken uğramamak olmazdı tabi, yolumuzu oraya çevirdik. Ziyaretimiz esnasında gördüğümüz bize göre aykırı ilginçlikler, sanırım her inançta asırlardır devam eden farklılıkların değişmeden aynı şekilde insanlara onları yönlendirenler tarafından uygulanacağının bir kanıtıydı.
Host unlimited photos at slide.com for FREE!
Uzaktan da olsa Selçuk kalesini resimleyip, Efes’e yol aldık. Efes en son gördüğümüzden bu yana epeyi değişime uğramış, yeni kalıntılar gün yüzüne çıkartılmış, temizlenmiş, açıklayıcı bilgi levhaları konulmuştu.

Host unlimited photos at slide.com for FREE!
Birkaç saatimizi alan gezmeden sonra Şirince köyü yerleşiminin yolunu bulup yukarı doğru tırmanarak, dar yollardan çıktık. İlgi çekici evlerin yapılaşmalarını, yerleşimlerini, dar yolarının etrafına serpilmiş pansiyonlarını, özellikle şaraplarını küçük yerel ürünlerini sattıkları dükkanlarını gezdik. Kalmaya niyetlenip birkaç pansiyona baktık, hem yapıların özelliklerinden hem de fiyatların yüksekliğinden vazgeçip, Selçuk’a inmeye karar verdik.
Selçuk ilçesine girerken hemen sol tarafta minibüs garajının yanında ilçede bulunan otel ve pansiyon sahiplerini açmış olduğu bir irtibat bürosu gördük, hemen bizlerle ilgilendiler sırası gelen kişi bizi alıp oteline götürdü, bir aile oteli olması, sakin, düzgün, temiz ve fiyatının da uygun olması nedeni ile kabullendik. Bu hizmeti çok beğendik ve hoşumuza gitti, darısı diğer tüm ilgili ilçe ve yerleşimlere diyelim…
Akşam Selçuk belediye restoranında hem gözlerimize hem de midelerimize bayram ettiren mükellef bir akşam yemeği yedik. Izgaralar ve mezelerden sonra üstüne içtiğimiz Türk kahvesi yol yorgunluğumuzu aldı. Bir de gelen hesap bizleri şaşırtacak kadar da az olunca, keyif tam oldu hani !...
Sabah erkenden kalkıp kahvaltımızı yaptık, otel sahibi aile (Meral Otel) ile keyif çaylarımızı içip içten bir sohbet ettik. Memnuniyetlerimizi karşılıklı aktarıp zor da olsa vedalaşıp, tekrar görüşebilmek dilekleri ile ayrıldık.
Selçuk’ta bulunan Efes Müzesini arayıp bulduk. Efes ve orada bulunan Yamaç Evleri buluntularını, gladyatörlerle ilgili aydınlatıcı bilgi ve görselleri izledik. Müzenin içinde avlu kısmında çok şirin bir de oturma ve dinlenme alanı oluşturulmuştu ki buna benzer bir yapılanmayı sadece Ankara Arkeoloji müzesinde görmüştük.

Host unlimited photos at slide.com for FREE!
Gene müze içinde küçük bir galeri içinde Oğuz Aydın beye ait bir de resim sergisi açılmıştı. Renklerin ve görüntülerin uyumu seyredenlere ayrı bir ufuk açacak kadar da güzeldi. Kendisi ile güzel bir sohbetimiz oldu, aslında ülkemiz içinde bulunan değerli sanatçılarımızın bu gibi yerlerde eserlerini paylaşıma açmalarının sağlanması ne kadar güzel bir düşünce…
Gene yolumuz üzerinde olan Selçuk’ta bulunan İsa Bey Cami ve külliyesi ile Saint Joan anıtını gezdik. Anıtı gezerken bir leylek ailesinin gösterisi hem bizlerin hem de tüm turistlerin ilgisini çekti, bol fotoğraf karesi alındı. Anıttan çıkıp Artemis Tapınağından geri kalabilen ve çıkartılmış olan buluntuları ziyaret ettik.
Kuşadası’na gidip, balık halini gezdik, özlemiş olduğumuz balık tadını görüntü olarak gidermeye çalıştık.
Aydın’da Çeşme yakınlarında bulunan Adaland’a gidip yunus balıklarının gösterisine katılıp izlemek istedik fakat her gün öğleden sonra 14.30 da olduğu söylenince, mecburen o kadar saat bekleyemeyeceğimizden, biraz üzgünce ayrılmak zorunda kaldık.
Çeşme’ye giderken gördüğümüz Teos antik yazı yön levhasına aldanıp girdik, meğer sadece bir mesire yeriymiş, boşa zaman kaybettik ve yolumuzdan olduk !... Bu da bu gezide diğer bir cilve oldu…
Yolumuz üzerinde gördüğümüz doğal organik ürün satış yerini görüp durduk, ziyaret ettik, birkaç ürün aldık, arka tarafında bulunan minik nilüferlerin çiçek açtığı havuzun görselliğinin güzelliğine daldık. Sakızlı dondurmalarımızı alıp, yola devam dedik.
Liman Tepe kazı alanına gidip yeni yapılmakta olan kazı çalışmalarında ortaya çıkartılanları resimledik.

Host unlimited photos at slide.com for FREE!
Çeşme’ye ulaşıp Çeşme kalesini, Haralompulos kilisesini gezip, damla sakızlı Türk kahvesi, damla sakızı reçellerinden ve damla sakızlı kurabiyelerden aldık.
Çeşme’den sahil yolunu takip ederek İzmir’i boydan boya geçerek Manisa yakınlarında büyük Atatürk anıtının akşamüzeri fotoğrafını çekerek Manisa’ya ulaştık. Yaklaşık 20 yıllık arkadaşlarımızla ki yaklaşık 10 yıldır birbirimizi görememiştik. Kızlarımız büyümüş genç kızlar olmuşlar yıllar geçse de sevgiler azalmamış özlemler bitmemişti.
Gece otururken kızlarımız annelerine bir sürpriz hazırlamışlardı, zira o gün doğum günü idi, hoş bir gece tatlı anılardan sohbetlerle devam etti. Sabah sabah arkadaşımız Mehmet’in annesi bizlere sıcak sıcak göçmen böreği yapıp getirmişti ki bu da ayrı bir sürpriz oldu.

Host unlimited photos at slide.com for FREE!
Sabah kahvaltımızdan sonra hep beraber Manisa’yı gezmeye başladık. Niobe (ağlayan kaya), Revak sultan türbesi. Yedikızlar, Hatuniye cami, Hükümet konağı, Sultan hamamı, Yeni han, Manisa Mevlevihanesi, Gülgün hatun dere mescidi, Saruhan bey anıtı, Sultan Camii, Bimarhane Darüşşifa), Muradiye cami, Manisa müzesi, Ulu cami, Saruhan beyi oğlu İshak çelebi türbesi ile en son üzüm bağlarına gittik…
Gene bir sabah veda edip ki zor oldu, yola koyulup Çandarlı’ya vardık. Sahilde bir çay bahçesine oturup sabah çaylarımızı içtik, bu arada bize yol tarif edip yardımcı olan Çandarlı Jandarma karakolu Astsubay başçavuşlara da teşekkürümüzü ekleyelim.
Tekrar yola düşüp bu sefer kurutulmakta olan kırmızı taze biberleri, sapsarı çiçekleri ile çok hoş bir tarla görünümünde olan bamyaları fotoğraflayıp Bergama’ya ulaştık.

Host unlimited photos at slide.com for FREE!
Hemen ilk iş müzesine yollandık, gene bize çok yardım olan güler yüzlü hem müze hem de turizm danışma personellerinin de yönlendirmeleri ile önce müzeyi baştan sona, sonra da Asklepieion Tapınağı (sağlık antik kenti)’na ve oradan da Akropol’a çıktık. Akropol’a varmadan önce Redhall (Kızıl Avlu) Bazilikasını da dolaştık. Şehirden çıkmadan önce gene eski yapıları da resimledik.
Host unlimited photos at slide.com for FREE!
Yolumuz üzerinde Dikili’yi de ziyaret edip, konaklama için hem yer bulamadığımızdan hem de bulduklarımızın istenen fiyatla uyumsuz özellikleri ve yapısı nedeniyle, Ayvalık’a doğru yönümüzü çevirdik.
Host unlimited photos at slide.com for FREE!
Ayvalığa varmadan önce yolun sağ tarafında epeyi geniş bir alanda birçok havuzlar ve içlerinde renkleri deniz renginden kırmızıya değişen suların havuzlandığı, bazı havuzlarında ise flamingoların yüzdüğü tuz gölünü seyredip, gözlemleyip fotoğrafladık.
Ayvalık’a varınca kalmak için gittiğimiz öğretmen evinde yer kalmadığından yönlendirildiğimiz otele gittik. Kayıtlarımızı onaylattıktan sonra şehre inip, Lale adası ile Alibey adasına (cundaya) gidip gezip oradaki eski onarılan kilisenin ve diğer eski yapıların ve değirmenlerin resimlerini çektik.
Akşam yemek için otel bahçesinde otururken batan güneşi ve oluşan grubu, güneş battıktan sonra da şehrin gece ışıklarını çektik. Ertesi sabah kahvaltımızı yapıp Gömeç ve Burhaniye üzerinden Altınoluk’a arkadaşlarla buluşmak üzere ayrıldık.
Bu arada hangi otel, motel, apart ya da pansiyonda kalacaksanız, kapısında veya bilgilendirme amaçlı olan reklamlarında yazılanların doğruluğunu girmeden sorgulayın. Biz bunları kontrol etmeden girdik, şimdiye kadar da yanıltılmamıştık ama bu otelde yazılanların hiçbiri yoktu. Bu gibi yerler neden kontrol edilmez ya da nasıl ve kimler kontrol ediyorlar ?!...


Yolumuz üzerindeki ilçeleri gezmeyi sıraya alıp giderken Edremit ilçesinde hemen köprüyü geçer geçmez yolun sağ tarafında olan Sıdıka Erke etnografya müzesi görüp gezdik müthiş hayran kaldık amma gene içeride fotoğraf çekimi yasaktı… Gene de burada bulunan müdire Reyhan hanım ve rehberlik yapan Sema hanım bize çok yakın ilgi gösterdiler. Hatta kendilerine hediye edilmiş bir kitabı danışma amaçlı kaldığımız sürece faydalanmamız için geri vermek üzere bizlere vermesi ayrı bir mutluluk oldu…
Host unlimited photos at slide.com for FREE!
Yol üstünde gördüğümüz oldukça eski tahta minik bir cami ilgimiz çekti. Hemen durup içine girdik, Çorum’un İskilip ilçesinden sökülerek buraya getirilip yeniden monte edilmiş. Yanında da antika eşyaların bulunduğu ve satıldığı bir de işyeri vardı.
Buradan birkaç km. sonra, ana yoldan 2 km. kadar içeride de Tahtakuşlar Etnografya Galerisine (müzesine) gittik. Emek ve gönül isteyen bir çalışma ile bir araya getirilmiş birçok yerel kullanım ürünleri toplanılarak ziyaretçilerin ilgisine sunulmuştu.
Buradan çıkınca da yaklaşık 500 metre kadar yukarıda Kaz dağlarının ekolojik evlerinden İdaköy Çiftlik evini ziyaret ettik gene çok hoşumuza gitmesine rağmen buluşma noktamıza biraz uzak kaldığından vazgeçmek zorunda kaldık.

Host unlimited photos at slide.com for FREE!
Altınolukta arkadaşlarımız bizlere arzu ettiğimiz yerlerde konaklayacak yer bulamadıklarından iş başa düştü. Yolda sorduğumuz çoğu yer dolu olmasından önceleri moralimiz bozuldu fakat sözümüz gereği bir yer bulmak zorundaydık. Kazara danıştığımız yol kenarında taze sebze satan bir köylü hanım bize yeri olduğunu söyleyince önce inanmakta zorlandık. Hadi bir bakalım bari dedik fakat gide gide bizi bir site içinde iki katlı eve götürüp gösterince bir de fiyatını duyunca hemen kabullendik. Şimdi bu evin verandasında gezdiğimiz, gezeceğimiz yerlerin fotoğraf ve yazılarını paylaşmak üzere çaylarımızı yudumluyoruz…

Resimlerin slaytı:


3 yorum:

Muhterem'le Afiyetle dedi ki...

Akif Bey,
Yine çok güzel anı ve resimlerle dolu nefis bir gezi yapmışsınız.
Seyyah adını hakediyorsunuz.
4000 kilometre yol katettik cümlesini okuyunca,inanamadım.
Bu iş gerçekten çok sevilince yapılıyor.Yorgunluk gibi şeyler vız geliyor.
Müze kartı kısmetse bende hem kızıma hem kendime alacağım.
Benim bu tür yerlerdeki arkadaşım kızım.
Kültür bakanlığının bu uygulamasını çok yerinde buluyorum.
Ben hem oğlum hemde kızımla gittiğimde giriş ücretleri beni epey zorlayabiliyor.
Mesela Topkapı Sarayına 3 kişi Harem dahil olmak üzere tam 60 ytl ödemiştim.
Sizin müze kart özellikle Pamukkale'de işe yaramış.
Bazı müzelerde resim çekilmesine izin verilmemesi acaba güvenliklemi ilgili?
O zaman ya hepsinde izin versinler yada hiç birinde izin vermesinler değilmi?
Bazen ben burda alışveriş merkezlerinde bile resim çekemiyorum.Görevli gelip,yasak olduğunu söylüyor.
Birde görevlilerin bilgili-bilgisiz yada ilgili-ilgisiz olması bu tür gezileri iyi yada kötü anılarla hatırlamamıza sebep oluyor.
Bütün gezginlere bilgili ve ilgili görevliler denk gelir İnşallah.
Diğer gezi resim ve yazılarını sabırsızlıkla bekliyorum.

Unknown dedi ki...

selam abi ben burdur evi görevlisi ahmet öztürk yazınızda bizlerden bahsetmeniz bizleri gerçekden çok duygulandırdı
çok saol abi tekrar burdur a gelirseniz saat ve zaman hiç önemli deyil burdur'da bir kardeşiziz olduğunu unutmayın saygılar

Hayat dedi ki...

Ziyaretinizle böylesi güzel bir sayfadan haberdar ettiğiniz için teşekkür ederim.
Bu günlerde aşırı yoğunluk sendromu : ) yaşadığımdan sayfanıza ve dahi sayfama gereken özeni gösteremediğim için üzgünüm.
Telâfisi dileğimle...
Selâmlar...

Hayat/hayateylul