Bu sene mart ayından itibaren birkaç defa Ankara’ya gidip gelmek durumunda kaldığımızı önceki yazılarımda yazmıştım. Yol boyunca bol bol değişik resimler çekmiştik. Kimi yerlerde tabiatın renklerini ve değişimini, kimi yerlerde farklı çiçekleri, kimi yerlerde de leylekleri fotoğrafladık.
İlk gidişimizde yeni gelmekte olan leyleklerin yuvalarını yenilemelerini, ikinci gidişimizde yumurtladıklarını ve kuluçkaya yattıklarını ve son gidişimizde de yavruları çekebilme şansımız oldu.
İlk gidişimizde, sanırım Elmadağ yolunu tırmanırken yol kenarında yeni sürülmekte olan bir tarlaya konan ve eşelenen bir leylek sürüsü dikkatimizi çekti ve ilk defa bu kadar çok leyleği bir arada çekebildik.
Yol boyunca özellikle Çorum civarında birçok leylek ve yuvasını çektik. Yalnız bir yuvada çektiğim resim bizi çok üzdü. Zira leyleklerden bir tanesini kanadında büyükçe kan lekesi vardı. Demek ki elindeki silahı nasıl kullanacağını bilmeyen bir veya birkaç şahıs bu denli zararlı ve korkunç (!) hayvana ateş açmışlar….
Bir yuvada ise yavrularını yanından duran anne leylek (herhalde), onları beslemek için etrafta uçup ağzında bir şeyle ile gelen baba leyleği çektik.
Bir de bu yolculuk esnasında bir yaban ördeği ailesini de çekebilme şansımız oldu. Bir su kanalında gördüğüm hareketlenmeyi çekmek için arabayı durdurup, makineyi ayarlamaya çalıştığım sırada ördekler havalanıp uçtu ama yavrular uçamadığı için kanal boyu yüzerek uzaklaşmaya çalıştılar. Bizde resimlerini çekmeye çalıştık.
Samsuna yaklaştığımız sırada ise kazara fark ettiğimiz, çok istememe ve uğraşmama, ormanın kenarına kadar gidip zulaya yatmama rağmen, çekemediğimiz ceylan ise hala aklımızda…
Bizler seyahatlerimiz sırasında biraz fazla durarak, etrafı inceleyerek, farklı doğal yansımaların bol bol resimlerini çekerek gideriz. Bu yolla bilmediğimiz birçok konuda bilgilenme şansımız oluyor. Gerçi varmak istediğimiz yere biraz geç varıyoruz, yavaş yol almış oluyoruz amma olsun. Bu da bizim tercihimiz ve zevkimiz…
Zaman içinde doğanın geçirdiği evreleri fark edebiliyoruz, doğal yaşamın sınırlarının her geçen gün azaldığını, kendi içinde barındırdığı o güzelim özelliklerin nasıl sıkıntılar içinde zorlandığını, biz insanoğlunun ise gözlemlemede bile görememesini, hem bizlerin hem de gelecek nesillerin nasıl sıkıntılar yaşayabileceğini görmekten de üzüntülüyüz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder