Saint John Anıtı
İsa Bey caminden çıktıktan sonra yan duvarının kenarında yukarı doğru yollanarak St.John anıtına çıktık. Arabamızı park eder etmez hemen yanımızda ücret diyen biri bitti !...
Neyse deyip verip içeri girmek için kapısına yöneldik. Kapıda Müze Kart’larımızı gösterip girdik. Yüksek duvarlarla çevrili tepe de yapılmış olan anıt kilise Selçuk Kalesi’nin bulunduğu tepenin güney eteğinde yer alıyor. Bu yapı Efes’teki Bizans Dönemi yapılarının en görkemlisiymiş. Bu tepe üzerinde son günlerini geçiren St. John, öldüğünde de buraya gömülmüş. Mezarın üzerine önce bir anıt dikilmiş, M.S. 4. y.y.'da bu anıtın çevresine çatısı ahşap olan bir kilise yapılmış; yüzyıl sonra da buraya Justinianus (527-565) tarafından halen kalıntıları ayakta duran kubbeli bir bazilika inşa ettirilmiş. Haç planlı yapı avlu, narteks (kiliselerin ön cephesinde bulunan giriş bölümü, merkezden duvar yahut kolonlarla ayrılır. Hıristiyanlığın ilk zamanlarında Hıristiyan olmayanların ancak bu bölüme girmelerine izin verilmiş) ve 5 nefli (kilise yapılarında meydana gelen koridor yapıları) ana kısımdan oluşmakta. St. John'un mezarı en ortadaki kubbeli bölümün altındaymış.
Girişte hafif meyilli yolla yukarı doğru yürümeye başladık. Giriş kapısının arkasından baktığımızda ana girişin iki yanında da bire göz yapılmış olduğun gördük. Yola devam edince sağ tarafta bazilikadan kalan antik buluntuları, ilerleyince de sütunlarla geniş bir avlu, onun içinde de 4 sütunla çevrili küçük bir alan, etrafında geçiş koridorları ile çevrilmiş bağlantılı odalar, zincirle çevrilmiş bir odanın dibinde mozaik yer döşemesi gördük.
Odaların giriş kapılarının tuğlalardan örülme şekli, oda kapılarını tek taşlı olarak 3’lü yapı ile meydana getirilmesi, bir tarafta su küpleri, salonun ortasında vaftiz yeri, bazilikanın altında yapılmış olan yer altı su ve kanalizasyon sistemi, duvarların alt kısmında yıkıntıların son kalıntıları yer alıyordu.Arka kısım bahçesinde ise meyvelerini vermiş olgunlaşmasını bekleyen kaktüsleri görünce aklımız kaldı. Zira bunlar olgunlaşınca o kadar güzel tatları oluyor ki…Giriş avlusuna geldiğimizde bir gurup turistin rehberlerini dinlediğini gördük, bizde ağaçların altında gölgelik bir yer bulup az dinlenelim istedik. Tam bu sırada avlunun kenarında antik kalıntı duvarın üzerine yuva yapmış leyleklerin gösterisine şahit olduk. O kadar insanı umursamadan yuvadan uçtu aralarımızda dolaştı, çocuklar peşlerinden loşunca havalanıp yuvasına döndü. Buradan ayrılıp Artemis tapınağına yollandık.
Fotoğrafları için:
Saint John Anıtı
♥♥♥♥ TÜM GÖNÜL DOSTLARIMIZIN, BLOG SAYFALARINDAN YEMEK VE GEZİ PAYLAŞIMININ VEFALI ARKADAŞLARIMIZIN, MÜBAREK RAMAZAN BAYRAMINI KUTLUYOR, SAĞLIK SIHHAT BİRLİK DİRLİK ESENLİK İÇİNDE DAHA NİCELERİNE SEVENLERİ VE SEVDİKLERİ İLE ULAŞMALARINI DİLİYORUZ... ♥♥♥♥
SEYYAH & SOFRAM...
SEYYAH & SOFRAM...
31 Ekim 2008 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
merhaba akif abicim, eşimle biz de gitmiştik buraya. Enfes bir yer. Soluk kesici. Biz de ardından artemis tapınağını gördüydük.
Ne güzel anlatmışsınız.
Aklınıza, parmaklarınıza sağlık.
Fatma ablama selamlar.
sevgiler
Yorum Gönder