♥♥♥♥ TÜM GÖNÜL DOSTLARIMIZIN, BLOG SAYFALARINDAN YEMEK VE GEZİ PAYLAŞIMININ VEFALI ARKADAŞLARIMIZIN, MÜBAREK RAMAZAN BAYRAMINI KUTLUYOR, SAĞLIK SIHHAT BİRLİK DİRLİK ESENLİK İÇİNDE DAHA NİCELERİNE SEVENLERİ VE SEVDİKLERİ İLE ULAŞMALARINI DİLİYORUZ... ♥♥♥♥

SEYYAH & SOFRAM...

16 Kasım 2008 Pazar

Sinop Müzesi 1.inci Bölüm

Sinop Müzesi 1.inci Bölüm

Uzun zamandan bu yana gidip görmek istediğimiz yerler arasında Sinop Müzesi’de vardı. Bir türlü kısmet olmadı. Her seferinde ya zamanımız yetmedi ya da başka bir neden ortaya çıktı. Bu sefer azmettik ne olursa olsun muhakkak gideceğiz diye.
O nedenle görmek istediğimiz yerleri gördükten sonra dostlara uğramaya karar verdik. Sinop’a girince hükümet konağının etrafında dolanarak arabamızı bırakacak yer aradık. Deniz Şehitliğinin karşısında bulunan itfaiye memurlarına yer sorunca bize karşı tarafa bırakabileceğimiz söylediler. Sağ olsunlar yardımları ile bulduğumuz tek arabalık yere park edip müzeye yollandık.
Tabi giriş ücreti ödemedik zira bizde Müze Kart var !… Yoksa sizler daha almadınız mı?...
Görevli arkadaşın nu arada bizlere vermiş olduğu broşürler, Sinop il haritası – müze hakkında bilgi, gezerken oldukça yardımcı oldu.
Girişte bahçenin güzelliği zaten bizlere yetti. İçeri girince hemen sağ ve sol taraflarda ilin adının kaynağı, haritası ve il hakkında bilgiler içeren açıklamalı çerçeveler bulunuyor. M.Ö. 5 ve 4.üncü y.y. da kullanılmış olan sikkeler tarihi geçmiş hakkında ön bilgi veriyor.
Meydankapı kurtarma Kazısı, Kocagöz/Demirci Höyük ve Keçi Türbesi mevkiindeki höyük ve nekropolü (mezarlık) hakkındaki yazıları okudukça tarihi geçmişin derinliği sizleri daha çok sarıyor.
İrili ufaklı buluntuları seyrederken müzenin kurulduğu alanda Serapis mabedinin de bulunduğunu öğreniyoruz.
Hele cam işçiliklerinin incelikleri ve işçilikleri zamanının ender örnekleriydi.
Bir sergide gördüğümüz antik kulplu Hydria’nın yakam ve gömü kabı olarak kullanıldığını görünce, bu kültürün tarihin derinliklerinde günümüze kadar gelmesinin kaynağı hakkında bir bilgi sahibi olduk.




Net'ten bulduğumuz ek bilgi:
Sinop Müzesi


Sinop ili ve çevresindeki eserlerin bir araya getirilmesi, toplanması düşüncesi Milli Mücadele yıllarında ortaya atılmış ve ele geçen buluntular Mektebi İdadi’de koruma altına alınmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra dergâhlardan ve türbelerden toplanan eserler de Sinop’un çeşitli okullarında bir araya getirilmiştir. Bu nedenle de Vilayet Makamı Maarif Vekâletine 1926 yılında yazdığı bir yazıda Sinop’ta bir Asar-ı Atika Müzesi kurulmasını teklif etmiştir. Bu sırada Sinop’ta yaptırılan kibrit fabrikasının temel inşaatında bir nekropole ait buluntularla karşılaşılmıştır. Bunun üzerine Müzeler Müfettişi Ahmet Tevhit Bey o sırada hapishanede ve çeşitli okullarda korunan eserleri Selçuklu dönemine ait bir cami olan Süleyman Pervane (Alâeddin) Medresesi’nde 1932–1933 yıllarında bir araya getirmiştir. Kibrit Fabrikası inşaatında çıkan eserler Ankara Arkeoloji Müzesi’ne 1927 yılında gönderilmiştir.

Sinop Müzesi 29 Ekim1941’de ziyarete açılmış, 1945 yılında memurluk, 1947’de de müdürlük olmuştur. Müzede eser sayısının artmasının nedeniyle yeni müzenin yapımına Y.Mimar İhsan Kıygı’nın projesine göre 1966 yılında başlanmış ve 1969 yılında da tamamlanmıştır. Bundan sonra Kibrit Fabrikası temellerinde çıkan ve Ankara Arkeoloji Müzesi’ne getirilen eserler geri getirilmiş, müzenin teşhir ve tanzimi yapılarak 29 Ekim 1970’de yeniden açılışı yapılmıştır.

Sinop Müzesi arkeoloji ve etnografya bölümlerinden meydana gelmiştir. Arkeoloji bölümünde Prehistorik Çağ buluntuları, Demirciköyü Kocagöz Höyüğünden çıkarılan Erken Tunç Çağı objeleri ile Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine tarihlenen eserler bulunmaktadır. Arkeoloji bölümünün en önemli eserleri arasında, M.Ö. V. Yüzyıla ait üzerinde aslan başı, karga başı ve koçla bulunan bronz hydria; geyiğe saldıran aslan; M.Ö V. Yüzyıla tarihlenen heykel grubu bulunmaktadır. Ayrıca XIX. yüzyıl Bizans resim sanatı üslubunda yapılmış Rum ikonaları da ayrı bir bölümde sergilenmektedir.

Müze bahçesinde ise büyük ölçüde mimari parçalar, Arkaik, Klasik. Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine tarihlenen lahitler, sunaklar, mil taşları ve mozaikler sergilenmektedir. Selçuklu ve Osmanlı dönemi mezar taşları onları tamamlamaktadır. Müze bahçesinde Serapis mabedi, Aynalı Kadın Türbesi ve 1853 Rus baskınında ölen şehitler anısına ait birde şehitlik yer almaktadır.

Hiç yorum yok: